Merhaba saygıdeğer okurlarım;
Bu hafta sizlerle ilginç ama bir o kadar da fiziki konumu yüzünden mesleğini dahi bırakan, sosyalleşmeyi unutan, sanatçı arkadaşlarımdan bahsedeceğim.
Aslında bu haftaki yazımın içeriği ve konusu hemen hemen bitmişken, tesadüfen rastladığım sanatçı arkadaşımı gördüm yıllar sonra.
Hep merak eder dururdum kendisini, sorup soruşturmama rağmen kendisinden elle tutulur sıhhatli bir bilgi alamamıştım nedense.
Kendi elleriyle yaptıkları limonatanın bakmak için fırsat buldukça gittiğim kafe türü bir yerde gördüm kendisini. Elinde kağıt kalem bir şeyler yazıyordu belli ki.
Hem limonatamı içiyorum ayakta hem de yanına gidemiyorum çünkü rahmetli annemden kalma benzetme huyumu bildiğimden bir türlü cesaretimi toparlayamıyorum.
Hani derler ya yıllar geçse de mihrabı yerinde misali durumda iken, cesaretimi toplayıp yanına gittim.
Beni görünce ayağa kalkıp oturmaz mısın deyince gözlerime inanamadım, 70 kilo civarında olan tığ gibi arkadaşım 100 kiloyu çoktan geçmişse bile ses tonu ve mimikleri kendini ele veriyordu sanki.
Ne bu halin dememe fırsat vermeden başladı anlatmaya, “Yıllar evvel İskenderun turnesinde sahne aldığımda sesim çıkmadı, sazlarım birkaç defa ara nağmeyi çalsalar da bir türlü sesim çıkmadı. Böyle olunca da sahneyi terk etmek mecburiyetinde kaldım. İskenderun’da kulak, burun, boğaz profesörü olan kıymetli bir hocaya giderek durumu anlattım. İlk sorusu sigara kullanıyor musun oldu, bende günde 1,5 paket civarında içiyorum deyince, sana hiç ilaç yazmama gerek yok sigarayı acilen hayatından çıkaracaksın yoksa bir daha sahne alıp şarkı söyleyemezsin demesiyle birçok zorlukların sonunda da olsa sigarayı bıraktım. Ama gel gör ki bu seferde aşırı kilo alarak fiziğimden oldum. Devamlı yemek yeme ihtiyacı hasıl olunca midem de büyüyerek bu hale geldim.
Hatırlar mısın bana bir sanatçı büyüğümüzün çocukları yanında yemek yiyemediğini, ilk önce kendisinin daha sonra da çocuklarının yediğini anlatırken inanmayıp kendi ağzından öğrenince, olamaz böyle bir hastalık, Allah kimseye böyle bir hastalık vermesin. İnsan ne olursa olsun çocuklarının yediğini nasıl kıskanır konusunu aylarca, yıllarca gündemimizden düşürmemiştik. İşte ben şu anda tam da bu durumdayım ne yazık ki.
Kısaca konumunu özetleyince yakın bir tarihte kitabını okuduğum bir yazarın tiryakilerle ilgili çarpıcı deyiminde tüm tiryakilerin aslında bencil insanlar olduğunu, tiryakiliğin ise bir tür hastalıktan kaynaklandığını okuyunca, karşımda oturan yıllardır görmediğim ses sanatçısı arkadaşımın da benzer konumu aklıma geldi, cebinde akrep var misali hiç elini cebine atmaz idi.
Örnek teşkil etsin diye arkadaşımda olsa yazmayı uygun buldum özür dilerim.
Sigara tiryakileri, uyuşturucu, kadın, erkek, kumar oyunları, yemek yeme zaafları olan konumuzda olduğu gibi bencil insanlardan mı oluşuyor ne dersiniz.
Saygılarımla.