Yalova Gazetesi olarak geçtiğimiz hafta “Ahilikten Ahirliğe” adlı yeni serimize başladık. Yalova’nın en eski esnafları, zanaatkarları ve sağlıkçılarını sizlerle buluşturacağız. 1976 yılından beri Rüstem Paşa Mahallesi Barış Sokak’ta hizmet veren Yalova Sağlık Kabini’nin ortaklarından Kemal Aydın, serimize konuk oldu.
Bize kendinizi tanıtır mısınız?
K.A: Ben Ordu Mesudiye Gülpınar Köyü’nden, 1950 doğumuyum. 1969 yılından bu yana Yalova ile irtibatlıyım. Ordu Sağlık Koleji mezunuyum. Sağlık Bakanlığı’nın değişik kurumlarında çalıştım. 1987 yılında isteğimle Sağlık Bakanlığı’ndan istifa ederek Aksa fabrikasındaki sağlık işlerini diğer arkadaşlar ile birlikte yürütmeye başladım. 1995 yılında da kendi isteğimizle emekli olduk ve serbest olarak arkadaşlarımla burada icra-i sanat yapıyoruz. Sağlık hizmeti veriyoruz. Bunun içerisinde enjeksiyon var, sünnet var, pansuman var, yara dikişleri var, ilk yardım var, sağlık eğitimi var, çeşitli yaralanmalar neticesinde tedaviler var, evde bakım hizmetleri var. Bu gibi sağlık hizmetleri veriyoruz. Halkımızın kirlenen kulaklarını yıkıyoruz. Gelen hastalarımızla şimdiye kadar böyle ilgilendik, tedavilerini yaptık, ilk yardımlarını yaptık. Bugüne kadar geldik. Bundan sonra bakalım ne olacak?
Sağlık Eğitimini aldığınız kolej şuan faaliyetlerini sürdürüyor mu?
K.A: Halen sürdürüyor da hemşirelik yetiştiriyor. Liseden sonra 4 yıl erkek hemşirelik yetiştiriyor. Mezun olanlar Sağlık Bakanlığı’nda ya da özel hastanelerde kendi dallarında yetiştiği kısımda iş bulabiliyorlar. Çalışmalarına devam ediyorlar.
95 yılından beri aktif olarak sürdürdüğünüz sağlık hizmetlerini verme kararını nasıl aldınız?
K.A: Biz bu serbest çalışmamızı, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarının bize vermiş olduğu yetkiye dayanarak 3 arkadaşla beraber açtık. 1976 yılında açtık ve arkadaşlarımızla beraber münavebeli olarak çalışmalarımıza devam ettik. Hem Aksa’daki sağlık hizmetlerini yapıyor hem de buradaki çalışmalarımızı diğer arkadaşlarımızla beraber sürdürüyorduk. 1995 yılında emekli olup ayrıldıktan sonra zaten üçümüzde serbest olmuş olduk. Dolayısıyla münavebeli çalışmaya devam ettik.
Yaklaşık 47 senedir sağlık hizmeti veriyorsunuz?
K.A: Evet, 47-48 senedir bir fiil sağlık hizmeti veriyoruz. Hem burada hem de yatalak olan hastalarımızın evinde sağlık hizmetlerini verdik.
İşletmenizde sünnet operasyonları gerçekleştiriyorsunuz. Bu sünnet operasyonunu kaç senedir gerçekleştiriyorsunuz?
K.A: 1969 yılından bu yana…
Bu operasyonlar sırasında ilginç bir olay yaşadınız mı?
K.A: Şöyle ki 6-7 yaşlarında bir çocuk, “Amca keseceksiniz, acıtacaksınız değil mi” dedi. Dedim ki; Kesmeyeceğiz de, acıtmayacağız da… Gel beraber bahse girelim. Ben acıtmazsam senden bir altın alırım ama acıtırsam sen benden altın alacaksın. Ben çocuğun daha önceden yakasında altını görmüştüm. Çocuğu uyuşturduk, sünnetini yaptıktan sonra; “Sünnetçi amca, altınını buyur” dedi. Niye veriyorsun dedim; “Acıtmadın” dedi. Çocukların samimiyetini görüyor musun? Dedim ki; Yavrucuğum o altını aldım, kabul ettim. Yakasından aldım. Bunu sana tekrar hediye ediyorum dedim. Yakasına taktım. Böyle bir diyaloğumuz oldu. Geçmiş eski yıllarda… Ama bu son yıllarda hastanelerin devreye girmesiyle bizim faaliyetimiz neredeyse durma noktasına geldi. Tecrübemiz doruk noktasındayken hastanelerin, özel hastanelerin bu işe el atmaları bizim işimizi durma noktasına getirdi.
Kaç senedir bu durgunluk var? Hastanelerin devreye girmesiyle sizin işinize olan talep daha mı azaldı?
K.A: Bakanlığın, hastanelerin, basının ve internetin yönlendirmesiyle hastanelere güven ve itibarın artması bizim elimizi azaltmış oldu.
Aktif olarak sünnet operasyonu için gelen çocuklar var mı?
K.A: Tek tük. Çok az diyelim. Durma noktasında neredeyse. Özel hastaneler iyi para alıyorlar, ailelerden iyi para alıyorlar. Biz onlara göre en az 5’te 1 talep etmemize rağmen basının ve internetin olması hastanelere yönlendirmiş oluyor.
İlk yaptığınız sünnet operasyonu ile son yaptığınız sünnet operasyonunu heyecan farkı nasıldı?
K.A: İlk yaptığımız, bize okuldaki hocalarımız tarafından öğretilmişti. O ilk operasyonda heyecanlı olduğumu hatırlıyorum. Ama bir komplikasyonda çıkmadı. Netice de iyi yapmışım herhalde. Daha sonraki yaptığımız operasyonlarda herhangi bir komplikasyon, bir sıkıntı ve anomaliyle karşılaşmadık. 55 yıldır bu işi faal olarak yapmamıza, toplu sünnetler yapmamıza rağmen herhangi bir sıkıntı ailelerden ve çocuklardan duymadık. Onun için çok mutluyum.
55 senedir bu işi yapıyorsunuz ve hiç olumsuz bir olay yaşamadınız?
K.A: Olumsuz hiçbir olayla karşılaşmadık. Bunda mesleğe iyi başlamanın ve iyi hocaların nezaretinde eğitim almanın ve işe çok iyi sarılmanın neticesi olduğunu düşünüyorum. Biz çalışırken saat mevhumu yoktu. Her gün 24 saat nöbetçiydik. Ancak zati ihtiyaçlarınız için zaman ayırabiliyorsunuz. Yemek yemek ve diğer ihtiyaçlarınız için hastane ortamından çıkamıyorsunuz. Tabi bunlar, ilk mezun olduğunuz gençlik yıllarında size büyük bir kazanım sağlıyor, mesleki bilgi ve beceri kazandırıyor. Biz daha sonraki çalışma dönemlerimizde semeresini gördük diyebilirim.
Gençlik yıllarında da böyle düşünüyor muydunuz?
K.A: Hayır. O zamanlar öyleydi. Şimdiki düşüncede değildik. Bugün ki düşüncem ayrı. O zamanlar çalışayım, üreteyim, faydalı olayım… Gerçi şimdi de öyle ama işin içerisine geçim sıkıntısı girdi, ihtiyaçlar fazlalaştı. Yaş geçtikçe harcama kalemleri daha da artıyor. Hastalık, tedavi, ilaç masrafları, yiyecekler… İhtiyaçlar arttığı için maddiyet sıkıntısı oluşuyor.
Emekli olmayı düşünüyor musunuz?
K.A: Emekli olduğum halde ben bunu icra-i sanatım olduğu için devam ettiriyorum. 1995 yılında emekli oldum.
Kaç yıl daha devam etmeyi düşünüyorsunuz?
K.A: Gözlüksüz sizinle konuşabiliyorum değil mi? Gözlüksüz araba da kullanıyorum. İsterseniz bir çocuk getirin, sünnet yapalım. Elimizin, ayağımızın titretip titremediğini görün. Aklımız başımızda, gözümüz görüyor, ellerimiz tutuyor. Şimdilik mücadelemize devam etmek istiyoruz. Mesleğimizin doruk noktasındayız.
Hangi yaş grubundan insanlar sizden sağlık hizmeti alıyor?
K.A: Her yaş gurubundan... Kadın, erkek, büyük, küçük, genç, ihtiyar… Her gruptan bizi tanıyan ve güvenen insanların hepsi geliyor. Şu ana kadar bir sıkıntı da olmadı. Mesleğimizle ilgili yaptığımız işlerden bir komplikasyon yaşamadık. Bunula gurur duyuyorum.
Meslektaşlarınıza ne gibi tavsiyeler vermek istersiniz?
K.A: Bir kere bizim meslektaşlarımız okul mezunudur. Okulda sağlık eğitimlerini almışlardır. Ama maalesef bu yetmiyor. İyi yetişebilmek için, iyi birilerinin yanında çalışıyor olması lazım. Bu da aşağı yukarı 3-5 yıl sürer. O zaman zarfında faal olarak pişmesi, işi benimsemesi, insanları sevmesi lazım. Yaptığı iş sonrası insanların mutlu olduklarını hissetmesi, görebilmeleri, inanmaları lazım. Bilmediklerini, eksiklerini belirleyip tamamlaması lazım.
Son cümlelerinizi alabilir miyiz?
K.A: Ben ilk böyle bir konuşma fırsatı buldum. Aslında biz konuşma değil de elimiz, gözümüz, kafamız çalışır. Hastalara, yaralılara bizim hizmet açısından başarılarımız vardır. Sizlere teşekkür ediyorum.
Muhabir: Tuğba Altın
Kameraman: Göktuğ Doğukan Yüksel