Ermeni kökenli Türk vatandaşı ekonomist Doran Acemoğlu’nun, Simon Johnson ve James Robinson ile birlikte “kurumların oluşumu ve refaha etkilerine ilişkin çalışmalarından" dolayı 2024 Nobel Ekonomi Ödülünü kazanması büyük yankı uyandırdı. Acemoğlu, 2006 yılında Nobel Edebiyat Ödülünü kazanan Yazar Orhan Pamuk ve 2015 yılında Kimya dalında Nobel ödülünü kazanan Aziz Sancar’ın ardından, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak Nobel kazanan 3. isim oldu.
Acemoğlu’nun Nobel’i kazanması birbirinden farklı yorumları beraberinde getirdi. Bu isimlere çalışmaları nedeniyle uzun süredir sosyal medya paylaşımlarına ara veren önceki dönem Yalova Belediye Başkanlarından Yazar Yakup Bilgin Koçal da katıldı. Koçal, uzun süren sessizliğini bozmuş oldu.
“Neoliberalizmi zorunlu seçenek sunması eleştirmeyi hak ediyor”
Daron Acemoğlu’nun Nobel ödülü alması üzerine farklı cephelerden yorumlar yapıldığını ve kendisinin de eksik kalmak istemediğini belirten Koçal, “Ödülün verilme gerekçesi şimdiye kadar yapılan kapitalizm analizlerinde var olmayan bir yaklaşımı, yani ilerlemenin daha ziyade kökleşen kurumsal yapılar sayesinde olmasını, farklı coğrafyalardan örneklerle birlikte ortaya koymasıdır. Kapitalizmi benimseyen toplumlar için katkı verebilecek olması ve yol gösterici olma vasfından dolayı muhakkak ödülü hak etmiştir. Neoliberalizmi, sistemin çevre ülkeleri için de zorunlu bir seçenek, alternatifsiz bir meşruiyet olarak sunuyor olması ise benim açımdan eleştirilmeyi hak eden yanıdır. Avrupa’dan Arap dünyasına, Amerika’dan Çin’e kadar sınıflı bir mazinin mirasçıları için kapitalist devletten başka seçenek olmayabilir. Onların tarihleri altta kalanların özgürlük mücadelesi olarak okunabilir, çünkü devlet egemen sınıfın temsilcisi değil, bizzat kendisidir” dedi.
“Ülkemizde yetişen bir gencin ödüllendirilmesi memnuniyet verici”
Sınıfsız bir sosyo ekonomik mirasa sahip olan Türk milleti için olması gerekenin kapitalist devlet değil, “Töreli Devlet” olduğunu vurgulayan Koçal, “Töreli toplumun iç mücadelesindeki öncelikli vurgu özgürlük değil, adalettir. Adalet ise sermaye, bilgi ve teknolojik artı-değerin oluşmaması ve eşit mübadele ortamında birikimin yaygınlaşmasıdır. Ülkemizde yetişen bir gencin kapitalizmin sahnesinde geçerli olan aydınlatıcı görüşleri dolayısıyla ödüllendirilmiş olması memnuniyet verici. Bu gerekçeyle Acemoğlu’nu kutlarım. Ama bize uymaz… Bilgelik, rakibin nereden güç topladığına vakıf olmaktır ve rakibi alt etmenin şartı bilgeliktir. Bu düşünceyle, Acemoğlu’nun özellikle teknoloji üzerine olan son eserini ‘Zambak’ı iptal eden gericilere tavsiye ederim.