Sevgili okurlarım, dinimizin aslında bulunmayan, birtakım yollarla sonradan İslam dinine sokulan, fiil ve davranışların tümü bidat ve hurafe kapsamına girmektedir.

Dinler tarihi incelendiği zaman görülecektir ki; hemen hemen her devirde bidat, hurafe ve batıl inanışlar, toplumların ortak problemi olmuş, daima gündemdeki yerini ve önemini korumuştur.

Bu dün olduğu gibi bugünde böyledir. Birçok uydurukçular dinimizin esas talimatı arasına zararlı bir parazit gibi karışmıştır.

Sevgili okurlarım İslam dininin kabul etmediği anlayış, inanış ve uygulamalarla dindarlık olmaz.

Tam tersine hurafe ve batıl inanışlar, farkına varmadan kişileri, inandıklarını söyledikleri dinin gerçeklerinden ve özünden uzaklaştırır.

Gerçek dindarlık, ancak dinimizin ana kaynaklarında bulunan itikadi ibadet ve ahlak esaslarını kabul etmek ve hayatımızı bu prensipler çerçevesinde düzenlemekle mümkündür.

Yüce Allah, Enam suresi ayet 153’te mealen şöyle buyurmaktadır, “Buna uygun (başka) yollara sapmayın, sonra onlar sizi Allah’ın yolundan ayırır. İşte korunmanız için Allah bunları size emretti.”

Sevgili okurlarım yazımın sonuna yaklaşırken sevgili rahmet peygamberimizin bir hadislerinde Müslim, Akdiye, C, 3, 5, 1343’te mealen, “Her kim bizim bu işimizin (yani dinimizin) içine ondan olmayan bir şeyi yeniden sokarsa (o yaptığı iş) merdudtur, başına çalınır.”

Yüce Allah her Müslümanı hurafelerden ve yapanlardan korusun. Amin.