HÜR-SEN Yalova İl Başkanı Tanrıkulu; Bu Uygulama Modern Kölelik Anlamına Geliyor HÜR-SEN Yalova İl Başkanı Tanrıkulu; Bu Uygulama Modern Kölelik Anlamına Geliyor

Açıklamada, "Sevgili Öğrencilerimiz, Kıymetli Öğretmenlerimiz, Değerli Velilerimiz, Eğitim Ailemizin Kıymetli Mensupları, 9 Eylül itibariyle 10 milyonu aşkın öğrenci (okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise) ve onların aileleri ile 1.200.00 eğitim çalışanı için yeni eğitim öğretim yılı başlıyor. Ne yazık ki, neresinden tutsak elimizde kalan bir eğitim politikası ile karşı karşıyayız. Son 22 yılda tam 9 bakan görmüş, çarpık bir milli eğitim anlayışı ile yönetiliyoruz. Bu süreçte öğretmen atamalarından tutun da, yönetici atamalarına, Fatih Projesi’nden tutun da, çeşitli STK ve vakıflarla yapılan protokollere kadar, her konuda istikrarsız ve eğitim sistemini alt üst edecek türde yanlış adımlar atıldı. Her gelen bakan, bir önceki bakanın ekibini, kendi ekibiyle değiştirmek telaşıyla kolları sıvayınca, başlanan her iş yarım kaldı ve eğitim sistemimiz bir türlü dikiş tutmadı. Örneğin, Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme amacıyla geliştirilen (FATİH) Projesi’nin ülkeye toplam yükü ne oldu biliyor musunuz? Tam 30 Milyar dolar! Bu konu maalesef tek başına koskoca bir başarısızlık öyküsüdür! Bu proje kimleri zengin etti diye sormamız gerekmez mi? Okullarımız açılıyor ama okul binalarımız hala yetersiz. Bahçelerimiz, spor salonlarımız yetersiz. Öğretmenlerimiz bilgi ve donanım olarak yeterli ancak bu bilgiyi öğrencilerimize sunacak materyal ve donanım ne yazık ki yeterli değil. Hala yıllardır devam edegelen bir ücretli öğretmen sorunumuz var. Asgari ücretin altında öğretmen çalıştırıyoruz ve bu şekilde kadrolu öğretmenlerle aynı işi yapan ülke genelinde on binlerce ücretli öğretmen bulunuyor. Öğretmen açığı, öğretmen istihdamının bölgeler arası dengesiz dağılımı, iş güvencesiz ücretli öğretmen istihdamı, çalışma barışını ve iş motivasyonunu bozan sözleşmeli öğretmenlik ve mülakat uygulaması, yer değişikliği taleplerinin karşılanamaması, yasal düzenlemeye muhtaç kariyer basamakları sistemine süreklilik kazandırılamaması, ek ders ücretlerinin yetersizliği, okul yöneticiliğinin kariyer mesleği yerine ikincil görev olarak yürütülmeye çalışılması, okulların yardımcı personel ve bütçe sorunu gibi birçok konuda beklentileri karşılayan adımlar hâlâ atılmış değildir. Vakit kaybına tahammülü olmayan yapılması gereken çok iş, çözüme kavuşturulmayı bekleyen onlarca sorun bulunmaktadır. Okula başlama maliyeti asgari hesaplama ile 15.000 ile 25.000 TL’yi bulmuş durumda. Okullara yeterli ödenek gönderemeyen Millî Eğitim Bakanlığı, yöneticileri velilerden kayıt parası toplatmak zorunda bırakıyor ve bu durum yasal sorunlara yol açıyor. Öncelikle okulların temel sorunları çözülmelidir. Okulların ne kadrolu temizlik görevlisi ne de güvenlik görevlisi bulunuyor. İŞKUR’dan personel gönderilecek de okulların ihtiyacı karşılanacak! Böyle bir garabet sistem olamaz! Okul binası yapmakla övünüyoruz ancak öğrencilerimizi halen daha 50-55 kişilik sınıflara tıkıştırıyoruz. Böyle bir eğitim sisteminden ne bekleyebiliriz? Daha okullarımızın temel ihtiyaçları karşılanmamış, Sn. Bakan teknolojik gelişmelerden dem vuruyor. Bazı okullar “proje okulu” diye adlandırılırken, bir baktık konu, “yandaşa koltuk kazandırma projesine” dönüştü! Ülke genelindeki 600’ü aşkın sözde proje okulu, özel de ise ilimizde 60’a yakın okul maalesef aynı kaderi paylaştı. Son olarak MEB’in açıkladığı “Çanakkale’den Gazze’ye Vatan Savunması” dersi konusuna değinmek istiyorum. Ders İçerikleri Siyasal İdeolojik İhtiyaçlarına Göre Değil, Pedagojik İlkelere Göre Oluşturulmalıdır! Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli çerçevesinde hazırlanan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından okulların açıldığı ilk gün bütün okullarda ilk ders olarak işlenmesi istenen “Çanakkale’den Gazze’ye Bağımsızlık Ruhu ve Vatan Sevgisi” temalı ders içeriği pedagojik ilkelerden uzak tamamen siyasal-ideolojik içerikte hazırlanmış bir içerik olarak dikkat çekmektedir.  Söz konusu ders içeriğinin, öğrencilere “vatan sevgisi, yardımlaşma, adalet, özgürlük ve kardeşlik” gibi değerleri Çanakkale Savaşı ve Gazze direnişi üzerinden öğretmeyi amaçladığı iddia edilmektedir. Eğitimde evrensel insan hakları, demokrasi, özgürlük, barış, kardeşlik, yardımlaşma gibi değerlerin temel alınması gerekmektedir. Ancak MEB’in hazırlamış olduğu bu plan, sadece ulusal ve dini değerler üzerinden şekillenen bir vatanseverlik anlayışını temel almaktadır. MEB’in müfredat değişikliğiyle öncelikli hedefinin iktidarın siyasal ideolojisinin açık ve gizli olarak öğrencilere aktarılması olduğu aşikârdır. Öğrencilere evrensel vatandaşlık, insan hakları ve barış konularında eğitim verilmesi gerekmektedir. Bu noktada ülkemizin geleceğini şekillendiren milli eğitim sistemimize her türlü katkıyı koymaya; yetkili olan, sorumluluk taşıyan herkesle de iletişim ve diyaloğa açık bir biçimde iş birliği yapmaya hazırız. Mezalimin, soykırımın en insafsızca yaşandığı yerlerden birinin adıdır Gazze. Hürriyetçi Eğitim Sen olarak Gazze’de yaşanan insanlık dramını lanetliyoruz. Ülkemizin düşmanlardan temizlendiği 9 Eylül’de müfredatta olmayan bir konunun siyaseten dayatılmasını da asla kabul etmiyoruz. 2024-2025 eğitim-öğretim yılı başlamış bulunmaktadır. Yeni dönemin, geleceğe ilişkin sorumlulukların konuşulduğu, eğitimin ve eğitim çalışanlarının sorunlarının çözüme kavuşturulduğu, gelecek yıllara güven ve refah içinde erişmemizi sağlayacak eğitim sistemindeki dönüşümün temellerinin atılarak sağlam sütunlarının yükseldiği bir dönem olmasını temenni ediyor ve istiyor; bu uğurda üzerimize düşen sorumluluğu büyük bir gururla ve özveriyle yerine getirmeye hazır olduğumuzu bir kez daha ifade ediyoruz” denildi.

Kaynak: Haber Merkezi