Yalova Gazetesi’nin birçok serisinden biri olan “Ahilikten Ahirliğe” programımızda her hafta özel konuklar ile karşınıza çıkmaya devam ediyoruz. Yalova’nın tanınmış esnafları, sanatçıları ve zanaatkarlarını ile görüşme gerçekleştirdiğimiz serimizdeki bu haftaki konuğumuz Adnan Menderes Mahallesi TOKİ yolu güzergahında bir “Turkuaz Sanat Atölyesi” adı altında bir Çini Atölyesi olan Emine Kulaber oldu.

Aydın: Doğalgaz Gelince Semercilik Mesleğide Bitti Aydın: Doğalgaz Gelince Semercilik Mesleğide Bitti

“Çiniye prefabriklerde yaşarken başladım”

Kendisini tanıtan Çini Sanatçısı Emine Kulaber, “1971 doğumluyum. Evliyim, 2 tane çocuğum var. Yalova Halk Eğitim Merkezi’nde 3 yıldır Usta Öğretici olarak Çini alanında görev yapıyorum. Aynı zamanda bu atölyede Çini’yi öğretmeye ve öğrenmeye devam ediyorum. Ben Çini’ye 2000 yılında deprem sonrası prefabriklerde yaşarken orada açılan bir kurs ile başladım. 1 yıl boyunca orada devam ettim. Sonra bu bir aşk olduğu için Halk Eğitim’de yıl boyunca kurs almaya devam ettim. Daha sonra Usta Öğreticilik sınavlarına girdim ve Usta Öğretici oldum. O günden bugüne de 13 yıl Halk Eğitim’de olmak üzere 20 yıldır Çinicilikle uğraşıyorum” dedi ve öğrenme sürecinin hala devam ettiğini belirten Kulaber, “ Şu anda benim 2. yılım, online olarak İstanbul Klasik Sanatlarda Çizim ve Tasarım üzerine eğitim alıyorum” şeklinde konuştu.

“Ben iyi oldum başkaları da iyi olsun”

Çiniye başlama kararından bahseden Kulaber, “ Oğlum 5 yaşındaydı, biz göçük altından çıktık. Evimizi, işimizi, komşularımızı kaybettik. Prefabriklerde yaşıyorduk, psikolojik olarak kötü günlerdi. Çiniye başlamak, çini yapmak o kadar iyi geldi ki… Eşime dedim ki; “Beni iyileştiren Çini…” Ben Çini yaptıkça iyi oluyorum, o da sağ olsun desteğini eksik etmedi. Çini ile iyi oldum. Ben şuna inanıyorum; Beni iyi ettiğine inandığım için, bu işe başlayan herkesi iyi ve mutlu edecek. Çünkü zevkli bir sanat, güzel bir sanat ve çok sabır isteyen bir sanat. Bizim öz be öz sanatımız. Ben iyi oldum başkaları da iyi olsun” ifadelerini kullandı ve en büyük hayalinin atölye açmak olduğunu ve bunu başardığını söyleyen Kulaber, “ Bu sene yanıma da 2 hoca eklendi. Hilal hoca ve Betül Hoca ile birlikte devam ediyoruz. Emine Kulaber Çini Atölyesi’ni Turkuaz Sanat Atölyesi olarak değiştirdik. Çünkü artık üç kişiyiz. Öğrencilerimle beraber olmaktan çok da mutluyum” dedi.

“Bende her zaman bir çırağım”

Kendi mesleklerinde de usta-çırak ilişkisini olduğunu söyleyen Kulaber, “Ben öğrencilerime şunu söylüyordum; Bu işe gönül verdiyseniz ben size bir yere kadar öğretirim. İmkanı olan İznik’teki Çini Atölyesi’ne gitsin ve bu işi bir ustanın yanında öğrenin. Çünkü ben İznik’e gidip geldikçe ustadan çok şey öğrendim. Ustanın yanında olduğunuz zaman bir şey anlatmasına gerek kalmıyor. Ustayı gözlemleyerek zaten öğreniyorsunuz. İmkanı olanın bir ustanın yanına gidip öğrenmesi en güzeli. Bende her zaman bir çırağım ve öğrenmeye devam ediyorum” ifadelerini kullandı.

“Yalova’da satacak satış pazarımız yok”

Kendi başladığı dönem ile bu dönem arasına ciddi farkların olduğunun bilgisini veren Kulaber, “Ben Çiniye başladığım zaman bizim hocamız malzemeyi Kütahya’dan alırdı. Boyamız, bisküvi dediğimiz objelerimiz, sırlama işlemi için hocamız Kütaya’ya giderdi. Yıllar içinde ne oldu? İznik’ten almaya başladık. Şimdi bu sırlama işlemini Yalova’da yapan bir atölyemiz var. Bilgiye ve Çiniye ulaşmak daha kolay oldu. Mesela ben şuan online eğitim alıyorum. 23 yıl önce böyle bir bilgi paylaşımı yoktu. Şimdi oturduğum yerden eğitimde alabiliyorum, istediğim malzemeye de ulaşabiliyorum” dedi ve el sanatları konusunda Yalova’da pazarın olmadığını dile getiren Kulaber, “Kursiyerlerim ve benim gibi el sanatları ile uğraşanlar için ürettiklerimizi Yalova’da satacak bir pazarımız yok. Keşke bir pazarımız olsa, üreten kadınların el emeğini satış yapabilecekleri, kendi ekonomilerine katkı sağlayacak bir yer olsun. Bir tek hobi olarak kalmamalı. Bir süre sonra şöyle oluyor; Yap yap nereye kadar. Yaptıklarımızı nereye koyacağız” şeklinde konuştu.

“Bilge Okulu ile anlaştık”

Yalova’daki gençlerin Çiniye ilgisinin olduğunu açıklayan Kulaber, “Geçen yıl liseye giden, 5-6 kişilik bir genç kız gurubu geldi. Dediler ki; “Hocam biz anneler gününde annemize bir hediye yapmak istiyoruz” Çiniyi düşünmüşler ve çok mutlu olmuştum. Buraya gelip, beğendikleri bir objeyi alıp ve burada boyayıp annelerine hediye etmişlerdi. Bir okulumuz var, İlkokul ve ortaokul kısmı buraya gelip haftada bir gün eğitim alıyor. Çok seviyorlar, ilkokul çocukları bir şekilde burada Çini ile tanıştı. Bilge Okulu ile anlaştık, kendileri komşumuz. İki senedir ortaokul öğrencilerine Çini dersi veriyorduk, bu sene İlkokul da katıldı. Çocuk gruplarıyla çalışmak ayrı zevk veriyor” ifadelerini kullandı.

“En büyük kursiyerim 73 yaşında”

Atölyesindeki çalışmalardan bahseden Kulaber, “ Workshoplarımızı yapıyoruz. Erasmusla gelen yabancı öğrencilerle de çalışma da yaptık. Devamlı olan kurslarımız var. Her Perşembe-Cuma burada devam ediyor. Onların buradaki 3. seneleri…  Genelde 09:30’da başlıyor, isteyen kapanana kadar da kalabiliyor. Akşam kurslarımız var, çalışan insanlar için akşam ya da hafta sonu kurslarımız olabiliyor. Bazen atölyenin dışında da Workshop olabiliyor. Bazen gelmek isteyenler 5-6 kişilik grup kuruyorlar, onların uygun olduğu bir saate bizim de dersimiz yoksa hafta içi yapabiliyoruz” dedi ve öğrencileri arasında ev hanımlarının ağırlıklı olduğunu söylerken, “ En büyük kursiyerim 73 yaşında” şeklinde konuştu.

Muhabir-Kameraman/Göktuğ Doğukan Yüksel

Editör: Arda Yavuz