“Mesnetsiz eleştirilerin iyi niyetten yoksun olduğu kanaatindeyiz.” diyen Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, MHP Grup Toplantısında yaptığı konuşmasında,
“Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleri, elbette hepimizin sahip çıkıp gerçeğe dönüştürmek için çalışacağımız milli bir vizyon hamlesidir.
Eğitimden kültüre, sanattan spora, ulaştırmadan sağlığa, sanayiden teknolojiye, adaletten asayişe, savunmadan bilime, ekonomiden ticarete, turizmden alt yapı yatırımlarına, kısacası hayatın ve ülkenin her alanında yeni yüzyılın ruhuna müzahir atılımlarla dünyada muhkem bir mevkii kazanacağımıza inanıyorum.
Çağın gereklerine milli ve yerel tedbirlerle ayak uyduracağımızı, kökümüzden ve milli kimliğimizden kopmadan dördüncü ve beşinci endüstri devrimlerini pas geçmeyeceğimizi düşünüyorum.
Önceki yüzyılı kaybetmiş olsak da, yeni yüzyılı Allah’ın izniyle kaybetmeyeceğiz ve tarihin gerisinde kalmayacağız.
Bunu sağlayabilmek için milli eğitim emin olunuz en büyük kozumuz ve güvencemizdir.
Değerler anarşisine sahne olan dünyada maddiyat düzeyinin yükselişi aynı oranda maneviyata yansımamaktadır.
Doğal olarak maddiyat birikimi ile maneviyat boşluğu arasındaki uçurum ahlak krizlerini tetiklemektedir.
Huzursuz, umutsuz, ufuksuz ve memnuniyetsiz kitleler psikolojik rahatsızlıkların ve sapkın eğilimlerin pençesindedir.
İsveç’in Malmö kentinde 25 ülkenin katıldığı ve 68’incisi yapılan 2024 yılı Eurovision şarkı yarışması insanlığın nasıl bir tehditle yüz yüze kaldığını fazla söze gerek bırakmadan belgelemiştir.
Bu arada İsrailli şarkıcıya itirazlar yoğun olsa da, sonuç alınamamıştır.
Sanattan daha çok siyasi içerikli bahse konu yarışmanın ahlaki çöküş propagandasına dönüşmesi, erkekle kadın arasında kalmış üçüncü bir türün tedavüle çıkması kokuşmuşluğun boyutlarını göstermesi bakımından ibret levhası olmuştur.
Marjinalliğin dozajı korkunç düzeylerdedir.
Batı’nın çürüyen toplum ve kültür yapısı adeta sahne almıştır.
Birinci olan İsviçreli erkek sanatçının tüylü ceket, bol makyaj ve pembe saten etekle yarışmada boy göstermesi utanç verici bir yozlaşmanın teyidinden başka bir şey de değildir.
Eğer bunun adına çağdaşlık deniyorsa, biz de diyoruz ki, batsın böyle bir çağdaşlık anlayışı.
Eğer bunun adına modernlik deniyorsa, üstüne basa basa biz de söylüyoruz ki, olmaz olsun böylesi bir modernlik anlatım ve algısı.
Biz çağdaşlığı ve modernliği kültürel erimenin ve ruhsal bunalımın çorak sahasında değil, kendi özümüzde, kendi değer yargılarımızda arayıp bulacağımızı, yeni yüzyılda da bunu cümle aleme ispat edeceğimizi kararlılıkla belirtmek istiyorum.
Ahlaki ölçülerimize bağlanarak, kendimiz kalarak, medeniyet değerlerimizi müdafaa ederek, aile yapımızı koruyarak, hülasa hem Türk hem de Müslüman olarak bu yüzyılın tertemiz sayfalarına İ’la-yı Kelimetullah’ı yazacağız, Kızılelma destanını kahramanca haykıracağız.
Yeter ki milletimize güvenelim, yeter ki milli birlik ve beraberliğimize leke düşürmeyelim.
Milli Eğitim Bakanlığı marifetince hazırlanan “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli”ni yeni yüzyılın milli eğitim çatısı olarak değerlendiriyor, samimiyetle destekliyoruz.
Mesnetsiz eleştirilerin iyi niyetten yoksun olduğu kanaatindeyiz.
Modelde; “Bir ayağı geçmişte duran eğitimin diğer ayağının insanlık geleceğine ufuklar açan kapı” olarak vurgulanmasının neresi yanlıştır?
“Milli ve manevi değerler manzumesi ile maddi gelişmenin zirvesini hedefleyen yolculukta temelin değişmeyen milletimiz” olduğuna dönük tesptin sakıncalı bir yanı var mıdır?
Öğrenci profili, beceriler çerçevesi, erdem-değer-eylem modeli, sistem okuryazarlığı, alana ait bilgi kümeleri bileşenlerinden oluşan bütüncül bir modelin hazırlanmasından neden rahatsızlık duyulmaktadır?
Beden ve ruh üzerine kurulan bir modele canlı ceset gibi ortalıkta dolaşanlar dışında itiraz edenlerin tutar dalı veya haklı eleştirileri söz konusu mudur?
Sağlıklı, iradeli, sorgulayıcı, üretken, bilge, cesaretli, merhametli, vatansever, ahlaklı ve estetik değerlerle bütünleşmiş nesillerin varlığından ürkenlerin ve karalamak için kuyruğa girenlerin asıl amacı nedir?
Maarif kelimesine takılmış olan zevatın ne dediğinin bir anlamı yoktur, niyet halistir, hedef parlaktır, milli eğitimin milli geleceğimizi inşa etmesi başlıca temennimdir.
Milli Eğitim Bakanımızı ve söz konusu modelin hazırlığında emeği geçen herkesi kutluyor, başarılar diliyorum.
Ümit ederim ki, yeni yüzyılda atanamayan tek bir öğretmen kalmasın, bu dram artık sonlansın.
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelecek Öğretmenlik Meslek Kanununda yapılacak değişiklik teklifini de yürekten destekleyeceğiz.
Son örneği Eyüpsultan’da yaşanan, bir okul müdürümüzün katledildiği elim hadiseyi ve öğretmenlerimize yönelik her neviden şiddeti lanetliyor, faillere tutuksuz yargılama yerine doğrudan tutuklama tedbirinin uygulanacak olmasını da son derece adil, isabetli ve yerinde görüyoruz.” dedi.