Ülkemizin kanayan yaralarından biri olan kadına yönelik şiddet olgusu bitmek bilmiyor. Geçtiğimiz haftalarda yaşanan şiddet olayları ve kadınların katledilmesi üzerine toplumun farklı kesimlerinden sesler gelmeye başladı. Bu gruplardan biri olan ve çoğunluğunu Yalova Üniversitesi öğrencilerinin oluşturduğu "Yalova Kadın Direnişi" platformu, 11 Ekim Cuma akşamı saat 18:00'de Cevdet Aydın Parkı önünde toplandı. Ellerindeki dövizlerle bir araya gelen ve çoğunluğunu genç kadınların oluşturduğu grup, sloganlar atarak kadınlara yönelik şiddeti protesto etti. Hayatını kaybeden kadınlar için 1 dakikalık saygı duruşunda bulunulmasının ardından Yalova Üniversitesi'nin Uluslararası İlişkiler Bölümünün 1. sınıfında eğitim gören İzlem Beren Karataş, hazırlanan basın açıklamasını okudu.
"Sapkın gerçeklik bir kez daha suratımıza vurdu"
Ülkede yaşanan kadın katliamlarından dolayı iyi ve güzel şeylere çok uzak olduklarını söyleyerek "Yalova Kadın Direnişi"nin basın açıklamasını okumaya başlayan Karataş, "Ayak bastığımız her kaldırım taşında katledilmiş bir kadının izi var. Her gün altyazı haberiyle canice katledildiğini öğrendiğimiz kadınların sonuncusu olmasını dilemenin vahşeti değiştirmediğini acı cinayetlerle anladık. En son yaşandığımız İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil cinayetlerinin bir kez daha bu sapkın gerçeklik suratımıza vuruldu. Kadın cinayetlerine karşı verilecek tepki, yalnızca olayların ardından gelen kısa süreli tepkilerden ibaret olmamalıdır. Kadın cinayetlerine karşı duyulan tepkisizlik, adaletin tesis edilememesine ve şiddetin önlenmesine karşı koyar. Bu durum yalnızca kadınların değil, insanlığın mücadelesidir. Biz yalnızca yaşam hakkını savunmak için değil, onur, saygı ve özgürlük talepleriyle de meydanlara çıkıyoruz ve çıkmaya devam edeceğiz. Bu tepki, Kadınların özgürce yaşayabileceği bir dünya için yapılacak her hareket, sadece bugünü değil, gelecek nesillerin de daha adil bir dünyada yaşaması için atılan bir adımdır" şeklinde konuştu.
"Kadın cinayeterine yönelik tepki, sembolik eylemlerden ibaret kalmamalı"
Kadınlara yönelik saldırıların arttığı, kadınların erkek egemen sisteme biat etmeye zorlandığı politikaları asla kabul etmediklerini belirten Karaktaş, "Biliyoruz ki bugün, dünyanın her yerinde kadınlar ataerkil egemen sisteme karşı kendi mücadelesini veriyor. Her birimizin kendi hayatında verdiği mücadele, bir diğerini güçlendiriyor. Dünyayı değiştirmenin, bu eşitsiz düzeni sonlandırmanın mümkün olduğunu bizlere gösteriyor. Sokakları kadınlar için güvensiz ve tedirgin hale getirmeye çalıştığınızı biliyoruz. Kadın cinayetlerine yönelik tepki, sembolik eylemlerden ibaret kalmamalı, sistematik ve etkili reformlarla desteklenmelidir. Her bir kadının adını taşıyan, sokaklarda yankılanan sloganlar; basit birer kelime değil, adaletin, eşitliğin ve insan haklarının haykırışıdır. Bu haykırış, sadece bir olaydan sonra kısa süreli bir öfke patlamasıyla sönmemeli, aksine toplumu yeniden şekillendiren bir harekete dönüşmelidir. 'O saatte dışarıda ne yapıyordu?' sözleriyle, 'güçlü aile birliği' politikalarıyla bizleri aileye, evlere, dört duvara mahkûm etmek istediğinizi biliyoruz. Artık yeter, kadınlar olarak failin sosyal medyada yargılanmasını istemiyoruz, adaletin yerini bulmasını istiyoruz" ifadelerini kullandı.
"Kadın cinayetlerine sebep olan bu sistemi reddediyoruz"
Kendilerinin artık timsah gözyaşlarını görmek istemediklerini, kadınların hayattayken yaşatacak önlemler alınmasını görmek istedeklerini vurgulayan Karataş, "6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun'u uyguladığınızı görmek istiyoruz. 6284 sayılı kanunun bu ülkede uygulamamak kadınların yaşam hakkının tartışmaya açılması anlamına gelir. Kadın katliamlarına karşı mücadelemiz, insanların gözlerini kapatamayacakları kadar büyük, kulaklarını tıkayamayacakları kadar gür bir şekilde devam edecektir" dedi. Üniversite öğrenci olarak etraflarını saran erkek egemen sisteme karşı birbirlerine daha da kenetlendiklerini, mücadelelerini kampüslerden sokaklara taşıdıklarını dile getiren Karataş, "Kampüslerde de sokaklarda da güvenli bir şekilde yaşamak istiyoruz ve bunun için sonuna kadar mücadele edeceğiz. Katledilen, yok sayılan, ezilen, en temel haklarına erişmekten mahrum bırakılan tüm kadınlar için isyandayız. İkbal'in, Ayşenur'un, daha nice kadının hesabını biz soracağız. Biz öğrenciler olarak hiçbir yetkimiz yokken sorumluluk hissedip adalet arıyoruz. Asıl yetkiyi elinde bulunduranlar artık bir sorumluluk hissedip harekete geçmelidir. Biz bugün sadece bu iki genç kadının öldürülmesini konuşmuyoruz. Bu ülkede kadınların her gün öldürülüyor olmasını konuşuyoruz. Kadın cinayetlerine sebep olan bu sistemi reddediyoruz ve bu örgütlü kötülüğe karşı yasta değil, isyandayız. Unutmayın ki bir toplumun en önemli eseri, sokakta huzurla gezebilen kadınlardır. Sesine ses, nefesine nefes olamadığımız her kadın için haykırıyoruz. Kadın cinayetleri politiktir. Çevireceğiz bu dünyayı tersine" diyerek açıklamaya son verdi.
Basın açıklamasının ardından 10 dakikalık oturma eylemi gerçekleştiren Yalova Kadın Direnişi platformu, kadınlara yönelen şiddete karşı dur dedi.