Yalova Valiliği geçtiğimiz Cuma gecesi saat 23:45’te Yalova’daki bir fabrikada meydana gelen kimyasal gaz sızıntısı olduğuna dair bir açıklama yapmış, gelen ihbar üzerine birçok ekibin bölgeye intikal ettiğini söylemiş ve meydana gelen monyak ve metilamin kimyasal gaz sızıntısının 00:30 itibariyle tamamen kontrol aldığını belirterek yüreklere su serpmişti.

Bu yaşanan olay üzerine Yalova’da faaliyetler gerçekleştiren çeşitli STK’ların oluşturduğu ve geçen yıllar içinde çevre hassasiyetine ilişkin olarak eylemler gerçekleştiren Yalova Platformu, konuya ilgili olarak açıklama gerçekleştirdi.

“Şirket kamuoyuna açıklama yapmadı”

Meydana gelen olayla ilgili açıklamada bulunan Yalova Platformu, “Yalova, Çiftlikköy, Taşköprü'de faaliyette bulunan ve YALKİM OSB içindeki firmalardan olan AKKİM Fabrikasında 11.10.2024 saat 23.45 'de meydana geldiği belirtilen Amonyak ve metilamin kimyasal gaz sızıntısı ve çıkan yangın bölgedeki kimya sanayinin sürekli büyümesine karşı Yalova Platformu olarak yıllardır süren mücadelemizin haklılığını bir kez daha ortaya koyarken, yurttaşlar olarak endişelerimizi arttırmıştır. Olayla ilgili çıkan bazı haberlerde olayın amonyak tankının patlaması sonucu meydana geldiği bazı haberlerde taşıma borusundaki çatlak sebebiyle gerçekleştiği belirtilmekte Yalova Valiliği'nin alelacele yaptığı basın açıklamasında sadece "Kuzey AKKİM Fabrikası'nda amonyak ve metilamin kimyasal  gaz sızıntısının bulunduğuna dair 112 Acil Çağrı Merkezimize gelen ihbarlar üzerine .." denmiş olup olayın meydana geliş şekline dair bir bilgi yer almamakta şirket tarafından da olaya ilişkin kamuoyuna yapılmış bir açıklama bulunmamaktadır. Olay amonyak tankının patlaması sonucu gerçekleşmiş de taşıma borusundaki çatlak sebebiyle gerçekleşmiş ise de ortada vahim bir ihmal vardır. Olay, Amonyak tankının patlaması veya taşıma borusundaki çatlaktan meydana geldiyse metilamin sızıntısı nasıl oluşmuştur bu hususların açıklanması gerekmektedir. İdarecilerin halka karşı sorumluluğu bunu gerektirir” ifadelerini kullandı. Yaşanan olayın fabrikada Amonyak sızıntısının kontrolü için güvenlik tedbiri olarak sürekli bir ölçüm yapılmadığı şüphelerini doğurduğunu belirten Yalova Platformu, “Tehlikeli madde sınıflandırılmasında olan amonyak gazı toksik etkisinin yanında yüksek konsantrasyonlarda yanıcı/patlayıcı özelliktedir. Yanacak kadar yüksek konsantrasyonlara ulaşıncaya kadar amonyak sızıntısının fark edilmemiş olması ciddi bir ihmaldir” dedi.

Sorular Yönelttiler!

Yaşanan olayla ilgili olarak ilgililere sorular yönelten Yalova Platformu, “AKKİM Fabrikasında ve bölgedeki diğer kimya tesislerinde Amonyak gazı ve depolanan diğer tehlikeli gazlar için olası sızıntıların tespiti için güvenlik önlemi olarak cihazla ölçüm yapılmakta mıdır? Söz konusu kimya tesislerinde tehlikeli kimyasal gaz sızıntılarının tespiti için hangi cihazlar, güvenlik tedbirleri kullanılmaktadır? Tankların periyodik bakımları güvenlik önlemleri en son ne zaman denetlenmiştir?  1999 Depreminde AKSA Fabrikasından sızan zehirli, kanserojen, mutajen yoğunluğuna bağlı olarak ani ölümlere yol açabilecek kadar tehlikeli bir kimyasal olan Akrilonitrilin sızıntısı halinde ölçümünü yapacak cihaz AKSA Fabrikasında bulunmakta mıdır? Rutin işletme faaliyetleri sırasında dahi hammadde tanklarında patlama, taşıma borularında çatlaklar oluşabilen iç içe geçmiş tesislerle adeta bir kimya üssüne dönüştürülen jeolojik açıdan riskli fay hattı üzerinde yer alan tesislerde 7'nin üzerinde büyüklükte olması beklenen büyük depremde neler yaşanabilir? Halkı nasıl koruyacaksınız? Sermayenin kar hırsına karşı Çevre Şehircilik İklim Değişikliği Bakanlığı, Yalova Valiliği, Taşköprü Belediye Başkanlığı ve ilgili tüm kurumlar, çevre ve halk sağlığını korumak yönünde bir adım atacaklar mı?” ifadelerine yer verdi.

“Yalova ve Yalova dışı da risk altında”

25 yıl önceki depremi hatırlatan Yalova Platformu, “17.8.1999 Depreminde AKSA fabrikasında elyafın hammaddesi olarak sürekli depolanan Akrilonitril tanklarında hasar meydana gelince 6.400 ton ACN sızıntısı yaşanmış bölgedeki kimyasal sızıntının insan hayatını tehdit edici boyutlara ulaşması nedeniyle bölgedeki 8.5 km yarı çaplı alan kolluk kuvvetlerince boşaltılmıştır. Bölge insanı enkaz altında komşularını, yakınlarını, musalla taşında cenazesini bırakıp dağlara kaçmak zorunda bırakılmıştır. Bir süre faaliyetini durduran ve bölgeden taşınması gündeme gelen AKSA Fabrikası Deprem sonrası taşınmak bir yana zaman içinde taşınmak sürekli büyüme refleksi geliştirmiş mevcut tesisinin yanına karbon elyaf tesisi kurmuş, enerji ihtiyacım var diyerek Akrilonitril tanklarının yakınına kömür yakıtlı termik santral kurmuş, Amerikan DOW Şirketiyle ortaklık kurarak DOWAKSA olarak karbon elyaf üretimini sürekli arttırmış kapasite artışları ve yeni tesislerle sürekli genişlemiştir. Vopak  Kimyasal Depolama Terminali projesi için Sağlık Koruma Bandı 5.000 m3Akrilonitrilin depremde tamamen boşalması halinde sağlık koruma bandının 40 km olması gerektiği, işletme faaliyetleri sırasında 15 m3 lük bir Akrilonitril dökülmesi halinde 6.08 km sağlık koruma bandı gerektiği yönünde Tübitak'tan alınan rapora istinaden GSM inceleme kurulunca ilimizin 1. derece deprem bölgesi olduğu dikkate alınarak sağlık koruma bandı 40 km olarak belirlenmiş, söz konusu kimyasal depolama projesi gerçekleşememiştir. 40 km yarı çaplı bir sağlık koruma bandı Yalova sınırlarını dahi aşmakta olup risk altında olan sadece Taşköprü beldesi dahil tüm Yalova'dır hatta Yalova’nın dışı da risk altındadır” diyerek uyarılarda bulundu.

“Yıllarca mücadele verdik”

Bölgeye kurulan fabrikalara veryansın eden Yalova Platformu, “1999 Depreminde 6.400 ton ACN sızan ve 1200 metre yarıçaplı sağlık koruma bandının yetersizliği ortaya çıkan AKSA Fabrikasının bitişiğine sürekli tehlikeli yeni kimya tesisleri kurularak çevre ve halk sağlığı üzerindeki riskler sürekli arttırılmıştır. AKSA Fabrikası için Sağlık Koruma Bandı belirlenmesi Çalışmaları sırasında ODTÜ'den alınan 10.3.1998 tarihli raporda" Poliakrilonil polimer ve elyaf üretimi, yangın riski yüksek olan zehirli bazı monomer ve yardımcı maddeler kullanılarak yapılabilmekte ve bu kimyasalların gerek depolama ve gerekse kullanımı ile oluşan atıkların toplanıp giderilmesi özel itina ve titizlik gerektirmektedir. Yangın riski yüksek olan bu sistemin yakın çevresine, yine yangın riski yüksek bir başka tesisin kurulması: gerek hava-gerekse drenaj sistemlerine sızma ve diğer nedenlerle etkileşmelerin olabilmesine ve riskin katlanarak artmasına yol açabileceği ve fevkalade vahim sonuçların doğabileceği açıkça görülmektedir" şeklinde tespit ve değerlendirme yapılmış olmasına rağmen yakın çevresine kurulan yangın riski yüksek yeni tesisler ile faciaya davetiye çıkarılmış çevre ve halk sağlığı şirketlerin karı için hiçe sayılmıştır” dedi. Gruplarının mücadelelerinden söz eden Yalova Platomu, “1. Derece Deprem Bölgesinde, Kuzey Anadolu Fay hattı üzerinde, 1999 Depreminde yüzey kırıklarının oluştuğu sakıncalı alanda, yüksek riskli kimyasallarla üretim yapan tesislerden kaynaklı olumsuz faktörlerden tesis çevresindekilerin korunması için yeterli sağlık koruma bandı bulunmayan yerde kimya sanayiinin sürekli büyüme girişimlerinin önlenmesi için Yalova Platformu olarak yıllarca mücadele verdik” ifadelerini kullandı.

“Sızıntı ve çıkan yangın söz konusu ise önlem alınmadığı ortaya çıktı”

Dowaksa ‘Bebek Dostu’ Kuruluş Unvanı Aldı Dowaksa ‘Bebek Dostu’ Kuruluş Unvanı Aldı

Geçmişten günümüze kadar artan tehlikelere dikkat çeken Yalova Platformu, “2014 yılında AKSA, AKKİM, DOWAKSA şirketlerinin tesislerini içine alan Islah OSB yapılanması için ÇED süreci başlatılmış,  ÇED raporunda bir taraftan mevcut duruma ilişkin bir yapılanmaya gidildiği, yeni inşaat yapılmayacağı belirtilirken satır aralarından yeni tesislerin de kurulacağı bir OSB yapılanmasına gidileceğinin sinyalleri verilmiş, sonrasında YALKİM OSB kurulmuş sürekli kapasite artışları yapılmış, OSB bitişiğindeki tarım alanlarında da şirket projesi   olarak YALKİM OSB ile entegre yeni tesisleri kurup OSB'nin tüm imkanlarından yararlandırılarak  fiilen  devasa büyüklüğe ulaşmış ve hala büyüme isteğindeki  bir kimya sanayii bölgedeki halkın can güvenliğini tehdit eden  riskleri kat be kat arttırmıştır” dedi. Bölgedeki kimya sanayisinin yarattığı riskler konusunda defalarca açıklama yaptıklarını vurgulayan Yalova Platformu, “ÇED süreçlerini takip ettik yapılan ÇED Halkın Katılımı Toplantılarına katılarak itirazlarımızı dile getirdik, çevresel risklere ilişkin itirazlarımızı içeren dilekçeler verdik burada yeni tesislere, kapasite artışlarına izin verilmemesini talep ettik. ÇED Olumlu kararlarına karşı davalar açtık. Tüm çabalarımıza rağmen ilgili bakanlıkça ÇED süreçleri usulen yapılan göstermelik bir prosedüre dönüştürüldü, resmi kurumlar kurum görüşlerinde yapılan her kapasite artışına, yeni tesislere yapılmasında kurumumuz açısından sakınca yoktur şeklinde görüş verdi. ÇED olumlu kararlarına karşı açtığımız davalar uzun sürdü yürütmeyi durdurma, iptal kararı verilinceye kadar tesislerin büyük kısmı yapıldı verilen iptal kararından sonra bir hafta gibi kısa sürede yeni ÇED Raporu proje sahibi şirket veya OSB tarafından bakanlığa sunularak hızla yeni ÇED Olumlu kararı alınarak Mahkemenin iptal kararı anlamsızlaştırıldı. Davacısı olduğumuz ÇED İptal davalarında davacılara yüklenen yüksek bilirkişi masrafları mahkeme önünde hak aramamızı imkansız hale getirdi. Yukarıda bahsettiğimiz süreçlerde ÇED Raporlarında, davalarda sürekli olarak AKKİM de dahil olmak üzere bölgedeki, kimya tesislerindeki mevcut kimyasal tankların standartlara uygun yüksek güvenlikli olduğu, tüm önlemlerin alındığı, çevre için tehdit oluşturmadığı belirtilmiş ise de 11 Ekim gecesi yaşanan Amonyak ve metilamin sızıntısı ve çıkan yangın söz konusu tesiste yeterli önlem alınmadığını açıkça ortaya çıkarmıştır” diyerek açıklamaya son verdi.

Kaynak: Haber Merkezi