Kadına yönelik şiddet olgusu ülkemiz dahil olmak üzere tüm dünyada en büyük problemlerin başında geliyor. Birleşmiş Milletler de bu konuda farkındalık yaratmak amacıyla 1999 yılında aldığı Genel Kurul kararı ile 25 Kasım’ı Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü olarak ilan etti.
Bu gün özelinde açıklamalar gelmeye devam ediyor. Son olarak Yalova İl Başkanlığı, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü için basın açıklaması yayınladı.
“Kadınların çoğu en güvendikleri insanlar tarafından katledildi”
“Her gün ölüyoruz, öldürülüyoruz... Sesimizi duyan yok” diyerek açıklamaya başlayan Yalova Barosu, “Sadece geçtiğimiz ay 2024 yılı Ekim ayında 48 kadın öldürüldü. Bu kadınlar boşanmak istemeleri, barışmayı, evlenmeyi ya da ilişkiyi reddetmeleri gibi sadece kendi hayatlarına dair karar almak istemeleri bahanesi ile öldürüldü. 31 kadının hangi bahaneyle öldürüldüğü dahi tespit edilemedi. Bu kadınların çoğu evlerinde en güvendikleri insan olması gereken eşleri ve babaları tarafından katledildiler. Bizler kadınların yok edilmesine göz yumulmasına, şiddet vakalarının istatistiksel veri olarak görülmesine artık dayanamıyoruz. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü, 1999 yılında kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla BM Genel Kurulu kararı ile ilan edilmiştir. Bu önemli gün tüm dünyada kadınlarının aile içinde, sokakta, okulda, iş yerinde ve özel hayatında maruz kaldığı şiddete dikkat çekmek ve kadına yönelik şiddete karşı toplumda farkındalık yaratmak amacıyla kutlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
“Kanunlar tüm kurum ve kuruluşlarca eksiksiz uygulanmalı”
Kadına yönelik şiddetin giderek arttığını, en temel insan hakkı olan yaşam hakkının bile vahşice ihlal edildiğini görmekte olduklarını Yalova Barosu, “Kadına yönelik şiddetin önlenmesi yönünde atılacak her adım sadece kadınlar yönünden değil toplumu ve gelecek nesilleri de etkileyecek önemdedir. Bu sebeple ırk, renk, cinsiyet, dil, siyasal ya da başka düşünceler, ulusal, etnik ve sosyal köken, doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım yapmaksızın şiddete uğrayan veya uğrama tehlikesi bulunan tüm kadınlar ve kız çocukları için şiddetin önlenmesine yönelik devletin çok yönlü ve bütüncül politikalar üretmesi yanında bu mücadelenin toplumsal düzeyde genele yayılarak etkin ve kararlı yürütülmesi gerekmektedir. Kadına yönelik şiddetin önlenmesi için adil yargılama yapılması, şüpheli, sanık ve katillerin caydırıcı cezalar alması ve önleyici tedbirler alınması elzemdir. Bunun yanında Türk Medeni Kanun'u, 6284 sayılı Kanun, Uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan kadın haklarının tüm kurum ve kuruluşlarla eksiksiz uygulanması gerekmektedir” dedi.
“İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe konması çok önemli”
Kadına yönelik şiddete karşı hukuki mücadeleden ve yaptırımlardan bahseden Yalova Barosu, “Bu mücadelede en kapsamlı uluslararası antlaşma olan İstanbul Sözleşmesi Türkiye tarafından 11 Mayıs 2011'de imzalanması ve 24 Kasım 2011'de parlamentosunda onaylanmasıyla şiddetle mücadele açısından kurumlar arası iş birliğinde önemli mesafeler katedilmesini sağlamış, kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin görev alanlarını belirleyip, ulusal ve uluslararası iş birliğini teşvik etmiştir. Ancak 20 Mart 2021 yılında sözleşmeden çıkılmasıyla bu işbirliğine zarar verilerek 6284 sayılı kanunun etkin bir biçimde uygulanmasında ciddi sorunlar yaşanmasına ve toplumdaki cezasızlık algısı artmasına sebebiyet verilmiştir. Bu sebeple kadına yönelik şiddeti 'meşrulaştıran ve normalleştiren' her türlü çabanın önüne geçilmesi ve İstanbul Sözleşmesinin yeniden yürürlüğe konulması çok önemlidir. 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü vesilesi ile bir kez daha; kadına yönelik şiddetin son bulduğu, hak ve özgürlüklerden yararlanma noktasında cinsiyet eşitliğinin sağlandığı güne kadar mücadelemizi sürdüreceğimizi ve tüm mağdurların yanında olduğumuzu kamuoyuyla paylaşırız” ifadelerini kullanarak basın açıklamasına son verdi.