Kendir, Santorini Depremlerini Değerlendirdi

Yurtta ve Yalova’da Hava Durumu

İYİ Parti Yalova İl Başkanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Osman Kendir, Santorini Adasındaki volkanik aktivite dolayısıyla meydana gelen depremlere ilişkin değerlendirmede bulundu. Sosyal medya hesabından konuyla ilgili olarak açıklamada bulunan Kendir, “Santorini adasında Deprem Fırtınası devam ediyor. Sadece biz değil bütün bilim adamları bölgedeki depremleri konuşuyor. Bilindiği üzere depremler fayların etkisiyle oluşabileceği gibi volkanik aktivitelerin etkisiyle de oluşabilmektedir. Volkanik bir aktivite de depremin etkilerinden çok volkanizmanın etkilerinden bahsedilir. Tarihsel kayıtlara baktığımızda, MÖ 1600’lü yıllarda meydana gelen (yaklaşık 3600 yıl önce) volkanik patlama sonucunda MİNOS uygarlığının yok olduğu ve EGE denizi kıyılarımızdaki irili ufaklı birçok adanın bu patlama sonucu meydana geldiği söylenmektedir. Bu tabloyu nasıl okumalıyız? Bir uygarlığın yok olması ne demektir? Ne kadar büyük bir etki alanının olabileceğinin farkında mıyız? Bölgedeki volkanın jeolojisini detaylı olarak bilmediğimden burada bu volkanda nasıl bir hareket oluşacağından çok, bir volkanik patlama sonucu nelerle karşılaşabileceğimizi sizlerle paylaşmak isterim. Öncelikle, Volkan bacasını besleyen derinde bir magma odası vardır ve bu magma aktif yanardağlarda yeryüzüne çıkmak ister. Genel olarak asidik ve bazik olmak üzere de iki tip magma vardır. Eğer magma odası asidik özellikte ise büyük bir patlama ile karşılaşırız. Patlama sonucu volkandan çıkan lavların hareketi yavaş olur, böylelikle yayılımı dar ve kısıtlı alanda kalır. Patlamayla beraber büyük gaz ve kül bulutları şeklinde volkanın üzerinde gökyüzünde birikimler oluşturur. Bu tip volkanlarda adadan kopacak kaya parçaları blok boyutundan büyük kütle hareketlerine kadar oluşacak heyelanlara yol açabilir. Yani bir dağın yarısı kopabilir. Böyle bir durumda ise volkanik aktivite denizde ise kütle hareketleri sonucu çevre kıyılarda TSUNAMİ etkisi ile karşılaşabiliriz. Diğer durumda; magma odası bazik kökenli ise volkanda patlama şeklinde değil püskürme şeklinde, akıcılığı ve hızı yüksek geniş yayılımlı (kilometrelerce) lav dereleri gibi çıkışlar meydana gelir. Bu tip volkanik aktivitelerde ise büyük çaplı kütle hareketlerinin olmadığını biliyoruz. Ancak her iki durumda da volkan bacasından çıkan kül bulutları ve gazların hareketleri insan hayatı için oldukça tehlikeli olabilmektedir (Pompei). Patlama sırasındaki rüzgar yönü ve hızı bir müddet sonra ağırlığı nedeniyle çökecek olan bulut kütlesinin ulaştığı mesafeyi etkileyecektir. Burada Ege kıyılarımızın ve Atina’nın adaya yaklaşık 150 km mesafede olduğunu da unutmamalıyız. Günün meteorolojik koşulları bize bu bulutların hangi yöne gideceğini ya da adanın üstünde sabit mi kalacağını belirleyecektir. Küllerin ve gazların çöktüğü alanlarda ise oksijen kalmayacağından yaşam duracaktır. Ayrıca, bölgede meydana gelen depremlerin bazı bilim adamları, volkanik aktivite sonucu değil, faylanmayla alakalı olduğunu savunmaktadır. Bölgenin fay sistemlerini incelediğimizde ise deprem olacak ise düşey faylar üzerinde olacaktır. Düşey faylanma sonucunda meydana gelebilecek 7 ve üzeri bir depremde ise sarsıntı sonucu yakın çevredeki zayıf zeminler üzerindeki niteliksiz yapılarda hasarlar meydana gelebileceği gibi, deniz içindeki normal faylanma sonucunda tsunami dalgalarının meydana gelmesi de mümkündür. Buradaki dalgalar ise kıyı şeritlerinde etkili olabilecektir. Her ikisinde de ülkemizdeki etkileri göz önünde bulundurularak, deprem ya da volkanik aktivitenin türüne göre kıyı şeritlerimizdeki yerleşim birimlerimiz uyarılmalıdır. Bu uyarının kitlelere ulaşabilmesi ve doğru hareket mekanizmasının oluşabilmesi için de her iki duruma göre geniş tabanlı bir tatbikat düzenlenmesi elzemdir. En kısa yoldan olabilecekleri özetlemek istedim. Yukarıda konuştuklarımızın hiçbiri de olmayabilir ancak olasılıklara hazır olmamız açısından bilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Hatamız varsa affola!” dedi.