Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, toplumun birbirinden farklı kesimlerinin sorunlarını dile getirerek vatandaşların yanında olmaya devam ediyor. Bu kapsamdaki hareketlerine devam eden İnce son olarak atanamayan öğretmenlerin Milli Eğitim Bakanlığı önünde yaptığı eyleme katılarak destek oldu ve basın açıklaması gerçekleştirdi.
“En büyük sorun gelecek”
Bu ülkenin evlatlarına iki temel şeyin verilemediğini söyleyen İnce, “Birincisi, çocuklarımız yeterince iyi beslenemiyor. Çünkü tarım politikaları iflas etti. İkincisi, çocuklarımız iyi bir eğitim alamıyor. Çünkü eğitim, siyasallaşmanın ve çatışmanın odağı haline geldi. Eğer bir ülkede öğretmenler; ücretli öğretmenler, sözleşmeli öğretmenler, kadrolu öğretmenler ve atanamayan öğretmenler olarak dörde ayrılmışsa, o ülkenin geleceğinden söz edemezsiniz. Sokaklarımız mülteci dolu. Tarımımız çökmüş durumda. Sanayide ciddi sorunlarımız var. Hukukta sorunlarımız var. Özgürlükler konusunda problemlerimiz var. Ama bunların da ötesinde, en büyük sorunumuz “gelecek”tir. Eğer bugün bu ülkede 500.000'e yakın öğretmen atanamamışsa ve aynı anda okullarımızda 100.000 öğretmen açığı varsa, ortada çok ciddi bir problem var demektir” dedi.
“Bu tabloya baktığınızda adalet nerede?”
İki kesime eleştirileri olduğunu belirten İnce, “Birincisi, kendi kuşağımı suçluyorum. Ben 1986 mezunuyum. Öğretmenlik sınavı 1985'te başladı. Ondan önce mezun olan herkesin ataması yapılıyordu. 1985’te bu sistem başladığında biz, sizin ağabeyleriniz olarak, bu duruma yeterince karşı çıkmadık. Sessiz kaldık. Bugün bu noktaya geldik. İkincisi ise sizsiniz. Evet, siz gençler. Bu ülkede 500.000 atanamamış öğretmen varken, hâlâ yeterince güçlü bir şekilde sesinizi yükseltmediyseniz, bu da bir sorundur. Bugün burada sadece 300-500 cesur kardeşimizi görüyoruz. Oysa meydanları, alanları doldurmanız gerekirdi. Şu anda eğitim fakültelerinde okuyan öğrenci sayısı 719.000. Bu demektir ki birkaç yıl içinde atanamayan öğretmen sayısı 1 milyona ulaşacak. Bir başka büyük adaletsizlik ise şudur: Biyolojiye 27, fiziğe 61, matematiğe 117, edebiyata 29, din kültürü ve ahlak bilgisine ise 1802 öğretmen atanıyor. Sizin adalet anlayışınız bu mu? Bu tabloya baktığınızda adalet nerede?” diyerek veryansın etti.
“Gençler sınava girerken, yöneticiler torpille atanıyor”
İktidara seslenen İnce, “Eğer biyolojiye 27, din kültürü ve ahlak bilgisine 1802 öğretmen atarsanız, bilin ki bu ülkede sadece biyoloji öğretmenleri değil, din kültürü öğretmenleri de aç kalır. AKP’liler de aç kalır, hepimiz aç kalırız. AKP dönemiyle birlikte eğitimde birkaç şey köklü biçimde değişti. Önceden kitaplar paralıydı ama okullar ücretsizdi. Şimdi kitaplar ücretsiz ama okullar paralı hale geldi. Evet, kitapları ücretsiz dağıtıyoruz diyorlar; doğru. Ama önceden kitapları parayla alıyorduk, okula gitmek ise ücretsizdi. Şimdi kitap bedava ama okula gitmenin maliyeti var. Bir şey daha değişti bu dönemde: Çocuklar, öğrenciler, öğretmenler; herkes sınavla bir yere girmeye çalışıyor. Ama Millî Eğitim Bakanlığı'nın yöneticileri sınavla değil, torpille bir yerlere geliyor. Gençler sınava girerken, yöneticiler torpille atanıyor” şeklinde konuştu.
“Cesur olmalısınız”
Eğitimde en kolay şeyin bina yapmak olduğuna vurgu yapan İnce, “Eğitimde en kolay şey laboratuvar kurmaktır. Kütüphane yapmak, bilgisayar almak da kolaydır. Ama eğitimde en zor olan, eğitimin niteliğini artırmaktır. Ne yazık ki Erdoğan hükümetleri, Türkiye'de eğitimin niteliğini çökertmiştir. Niteliğimiz kalmadı. Çobanları ithal eder hale geldik, doktorları ise yurt dışına kaçırıyoruz. Geldiğimiz nokta budur. Son olarak, atanamamış öğretmen kardeşlerime bir çağrıda bulunmak istiyorum: “Benim puanım yüksek, mülakatla atanabilirim. O yüzden bakanlığın önüne gitmeyeyim” diyorsanız, bu cesaretsizliktir. Bu doğru bir tavır değildir. Cesur olmalısınız. Gelmelisiniz. Korkmayacaksınız. Buraya yüreklice, onurla geleceksiniz. Bu meseleyi daha derinlemesine düşünmek zorundasınız. Bu alanlara yüz binleri yığmalısınız. Ancak o zaman sesinizi duyurabilirsiniz. O zaman ben de bir öğretmen ağabeyiniz olarak, sizin yanınızda olmaya söz veriyorum” ifadelerini kullanarak sözlerine son verdi.
