Yüksek karlı fon vaadiyle Fatih Terim gibi isimlerin de bu fona dahil olduğunu söyleyerek aralarında Arda Turan, Fernando Muslera, Emre Belözoğlu ve Selçuk İnan gibi ünlü futbolcuların da aralarında bulunduğu kişilerden yüksek miktarlarda para alarak dolandırdığı iddia edilen Denizbank Levent Şubesi eski Müdürü Seçil Erzan’ın yargılandığı davada her geçen gün yeni detaylar gün yüzüne çıkıyor. İş adamı İsmail İbrahim Çağlar’ın Avukatı Metin Sinan Aslan da davaya ilişkin İhlas Haber Ajansı muhabirine açıklamalarda bulundu.
Avukat Aslan, Erzan’ın ifadelerini ve duruşmadaki tutumunu yorumlarken, olayda soru işareti oluşturan yönler olduğuna dikkat çekti. Müvekkilinin bu olayda nasıl dahil edildiğini anlatan Avukat Aslan, “Müvekkilimiz tam da Fatih Terim Fonu diyerek bu olaya girenlerden, İbrahim Bey Seçil Erzan’ı Denizbank Şube Müdürü olarak bir başka işi vesileyle tanıyor. Erzan, bir rakam da söylüyor hatta ‘20 milyon dolar kadar para kazandırdım’ diyor. Olay sonrası bir ihtar çektik bankaya ilk başta sağlıklı bir bilgi verilmedi, bir ihtar daha çektik.
O cevaplardan aldığımız bilgilerle anladık ki gerçekten bankada bir paramız yok. Suç duyurusunda bulunduk aynı zamanda BDDK’ya başvurduk. Müvekkil, ilk gazetede yayınlanan haber ile duyuyor, kimseye ulaşamıyor. Parayı verdikten sonra da bir alındı da alıyor, diyorlar ya peçete kağıdı vs. hiç öyle değil bir bankanın antetli kağıdı, kaşesi, çift imza var. İkinciyi imzayı da bankanın müdür yardımcısı kabul etti, ‘Bana ait’ dedi, kare kod, ısın kodu var. Bir banka evrakında olması gereken her şey var. Parayı verdiği gün kayınvalidesini kaybettiği için cenazede, bu da bir cuma günü araya hafta sonu giriyor takip eden ilk iş günü de zannediyorum evrakı alıyor” şeklinde konuştu.
“Herkes hatalı bankanın hiç hatası yok mu, Erzan’ın himaye gördüğü açık”
Seçil Erzan’ın bugüne kadar verdiği ifadeleri değerlendiren Avukat Aslan, “3 tane çelişkili ifadesi var; ilk savcılıktaki tutuklandığı tarihte verdiği ifadesinde bankayı bu işten sıyırmak için adeta hukuki sorumluluğunu tamamen ortadan kaldırmaya yönelik bir ifade veriyor, bu çok açık. Sonra kendisi bir ifade vermek istiyor, orada ilk ifadesini tamamen inkar eden onun tam zıddı yönde bir ifade verdi. Mahkemeye çıktığı zaman ilk ifadeye tamamen dönmedi ama yine bankayı koruyucu bir ifade vermeye yöneldi.
Ancak çapraz sorguda açıkçası o bankayı korumaya yönelik ifade verdiği sırıttı. Herkesin esasında işler iyi giderken bunun farkında olduğunu söyledi, bankanın gözbebeği diye ifade edilen bir insan. Tamam, herkes hatalı, bankanın hiç mi hatası yok burada? Çek çek valizlerle paralar bir şube müdürünün odasına gidiyor, bankacılığın birinci kuralıdır; para veznede verilir, alınır, şube müdürlerinin odasında para verilmez. Gördüğümüz Seçil Erzan’da bankacılık sistemi neyi engellemek istiyorsa o yapılmış. Bu da bir kez olmuyor, onlarca, yüzlerce kez oluyor, bahsettiğimiz paralar da az buz değil bir defa bu garip. İkincisi Erzan’ın odasında darp edildiği, hakaretlere uğradığı. Düşünebiliyor musunuz bankanın başat konumundaki bir şubesinin müdürünü makamında hırpalayıp, darp ediyorlar ve hiç kimse gidip ‘Ne oluyor burada’ demiyor. Bankanın ihmali bunlarda, Seçil Erzan yanlış hatırlamıyorsam 25 yaşında Florya Şubesinin müdürü oluyor. Seçil Erzan hangi özel yeteneğinden dolayı 12 yıl o şubede tutuluyor? Adeta terfi ettirilmiş daha da merkezi bir konuma getiriliyor, Erzan’ın himaye gördüğü açık” ifadelerini kullandı.
“Bankayla bir orta yol bulmak istiyor, bunun başka bir açıklaması yok"
Erzan’ın duruşmadaki tutumunu yorumlayan Avukat Aslan sözlerine şöyle devam etti:
“2011’de bir hisse senedinde kaybettikten sonra bu süreçlerin başladığını söylüyor. Yani Seçil Erzan 2011-2012 yıllarından beri bu işi devam ettiriyor, son 1-2 yılda işler kötü gitti de 3 kişinin 5 kişinin parası kaybedildi, öyle değil. Bizzat sanığın beyanı var, paylaşılan bir fotoğraf var Nazlı Can’ın telefonundaki paylaştığı bir fotoğrafı var, orada 11-12 kişinin isim listesi var. Bu tip bir para döngüsü 11-12 yıl sadece ponziyle dönüyor olmaz. Bir başka suç teşkil eden bir alanda bu vatandaşlardan toplanan para anladığım kadarıyla değerlendirilmiş.
Duruşmada bir defa çok tedirgindi, yazılı beyanda bulunmak için süre istedi, bir şekilde bankayla bir orta yol bulmak istiyor, bunun başka bir açıklaması yok. Nisan ayından beri cezaevindesiniz, bu işi biraz biliyorsak cezaevindeki insanın ilk çıktığı duruşma çok önemlidir. Orada olabildiğince şeffaf, açık bir ifade vermeye çalışırsınız, yalan bile söylüyorsanız kendi içinde tutarlı bir ifade verip oradan o gün tahliye olmayı amaçlarsınız ama ‘Ayrıntılı ifademi bilahare vereceğim’ derseniz tahliye olamazsınız çünkü o zaman da sizi kaçarsınız diye bırakmazlar.
Bence Seçil Erzan banka ile bir orta yol arıyor, daha çok ‘Ben bildiğimi açıklarsam bak sizi de bu işin içine çekerim ama siz de bana şu, şu garantileri verin’ diyor, hatta kendi avukatı duruşmanın sonunda ‘Bilmiyorum hep beraber bir orta yol bulalım, bunu nasıl çözelim’ dedi, Nasıl bir orta yol olur, onu bilemiyoruz. Geç beyanda bulunması hukuki bir iş değil. Bunu öteliyorsanız hukuki bir strateji değil, bu daha çok kendi hayatınızla ilgili garantiye alma projesi olabilir, bilemiyorum, ilgi çeken bir nokta buydu”
"Pastanede buluşmadım, parayı karakaşına, gözüne vermedim"
Müvekkilinin Erzan ile bankada görüştüğünü, belgeler aldığını aktaran Avukat Aslan, “Eninde sonunda bu konuyla ilgili bankanın yetkilileri bir hesap verecekler. Bunu bizim değil, Seçil Erzan’ın avukatlarının söylemesi lazım ama onlar bu konuya pek değinmiyorlar nedense onu da bir soru işareti olarak kenara koyalım. Denizbank Seçil Erzan’ın karşısında bu dosyada ama avukatı Seçil Erzan’ın avukatına pusulayla not iletti, içinde ne yazdığını bilmiyorum. Kuşkularımı, tereddütlerimi besleyen bir durum, tabi ki duruşmada da bu tartışma yaşandı.
Bu olay patladıktan kısa bir süre sonra biz de tam bu konuyla ilgili şikayeti yapma aşamasındayken duruşmaya da katılan meslektaşımız müvekkilimizi aramış, taksitle 100 bin dolar kadardı zannediyorum bir ödemeden bahsetmiş. Kabul etmemiş tabi ama bu en başta olmuş, bizim gibi kaç kişiye daha teklifte bulundu onu bilemiyorum. Emlakbank örneği var, başka örnekler var. Buradan hiçbir ödeme yapmadan Denizbank çıkabilir mi bana göre çıkamaz. Ali Yörük’ün hayatın olağan akışına aykırı bir yurt dışına gidiş geliş oranı var, bence o kişinin veya etrafındaki kişilerin son 2 senesi değil belki 8-10 seneye kadar hudut giriş çıkışlarına bir bakmak lazım. Acaba bu anormallik o zaman da devam ediyor muydu, en azından Seçil Erzan’la tanıştığını söylediği tarihlere kadar geri gitmek lazım. Çünkü o kişinin yanında çalıştığı bir galerici var, Seçil Erzan’ın bir ilişkisi olduğu söyleniyor. Müvekkilim ‘Bu hanımı tanımam, onunda dışarıda pastanede buluşmadım, özel bir yerde buluşmadım, öncesinde bankada buluştum, sonra dekontumu bankada aldım, onun karakaşına karagözüne bu parayı vermedim, Tabi ki bankaya verdim, böyle iş olmaz’ dedi.
(İHA)