Yalova Gazetesi’nin Kent Konseyi ile ortaklaşa düzenlediği Videolu Köşe serisi tüm hızıyla devam ediyor. Yalova Kent Konseyi’ne bağlı Engelli Meclisi Hüseyin Özdemir, Yalova Gazetesi’ne engellilerin yaşadığı güncel sorunlardan bahsetti ve “Kapsayıcılık İlkesi” üzerinden önemli bilgiler verdi.
“Engelli bireyler ile alakalı farkındalık eksik”
Konuşmasına başlayan Engelli Konseyi Başkanı Hüseyin Özdemir, “Bugün ki konumuz engellilik üzerine “kapsayıcılık ilkesi” olacak. Bu konuda toplumun farkındalık düzeyi üzerine konuşacağız. Şimdi toplumumuzda baktığımız zaman engelli bireyler ile alakalı farkındalık anlamında bazı eksiklikler mevcut. Örnek vermek gerekirse; Bir çocuk düşünün, özel gereksinimi olan bir çocuk… Annesi parka götürüyor. Parka götürüp oynatırken, diğer normal çocuğu olan aileler çocuk sanki başka bir yerden gelmiş gibi uzaydan gelmiş gibi davranıyor. Aileler bu konuda ciddi bir travma yaşıyor, ha keza çocuklarda aynı şekilde. Onun haricinde normal hayatta okula giden bir çocuğu düşünelim. O çocuk, geçen konuşmalarımızda bahsettik. Eğitim hayatında farklı sorunlar yaşayabiliyor, akran zorbalıkları yaşayabiliyor. Ailelerimizde şöyle bir tutum oluyor; Özel gereksinimi olan çocuğun olduğu sınıfta diğer öğrencilerin velileri o çocuğu istememe gibi bir durum açığa çıkıyor. Çok karşımıza çıkıyor. Meclisimizden de dönüş var bunula alakalı. Biz toplum olarak bu konuda baktığımızda kendimize öz eleştiri yapmamız gerekiyor. Nedir bu? Biz bu insanların ne kadar farkındayız? Farkındalığımız ileri düzeyde olsa, az önce bahsettiğimiz sorunları yaşamayız. Örnek vermek gerekirse; Bugün kentimiz içinde Cumhuriyet Caddesi’nde aşağı yürüyorsunuz. Yürüdüğünüz zaman birçok esnaf arkadaşımız var orada. Tabi ki onlarda işlerini yapmaya çalışıyorlar. Ama şöyle bir farkındalık eksiği görüyoruz. Nedir? Bütün kaldırımlarda o dükkanların malzemelerini görüyoruz. Tekerlekli sandalye ile gelen bir vatandaş oradan geçemiyor ya da görme engelli bir vatandaş o görme engelli çizgilerini kullanmak istediği zaman takılıp düşebiliyor, birilerinden yardım alması gerekiyor. Bu noktada baktığımız zaman toplumsal farkındalığımız engelliler açısından uygun bir noktada değil.
Bir de engelli hakları üzerine konuşacak olursak, buradaki farkındalığımızı hakka döndürme konusunda bunu da artık kapsayıcı bir bakış açısıyla, bu kapsayıcı kelimesini artık karar alıcı mekanizmalarında mevzuatları yazarken, uygulamaya koyarken de kapsayıcılık ilkesine dayanarak yazmalarını bekliyoruz. Bu noktada engelli hakları değil, insan hakları yönünden biz bunu özümsediğimiz zaman ve onları ayrı bir yere koymak yerine daha önceki röportajlarımızda belirttik; Biz aslında toplum olarak çok vicdanı bir toplumuz. Engellileri hiç üzmek istemeyiz, yorulsun istemeyiz, onları ayrı bir köşeye koymak isteriz ama olması gereken bu değil. Olması gereken onların toplumla bütünleşmesi. Çalışabiliyorsa çalışması. Eğitimini alması, sosyal hayatını yaşaması. Bu noktada kapsayıcılık ilkesi ile yola çıkabilirsek biz ne yaparsak yapalım fiziki imkanlar ya da kurduğumuz kuruluşlar, organizasyonlar olarak engelliyi işin içine davet edecek kapsayıcı yollarla devam ederiz. Bunun çıkış noktası da mutlaka karar alıcı mekanizmaların mevzuatları yazarken, kapsayıcılık ilkesi ile engelliye ayrı bir hak değil, insan hakları kapsamında engellileri toplumla bütünleşmesini sağlamak… Bu konuda tabi ki değişik, farklı eğitimler oluyor, farkındalık programları oluyor. İlimiz genelinde etkili STK’larımız var. Onların da çalışmaları oluyor ama burada biz Engelli Meclisi olarak Belediye’ye de bağlı olduğumuz için belediyemizin de, yerel yönetimlerin de bu konuda farkındalık etkinlikler yapmasını bekliyoruz. Bunun haricinde reklam panoları var. Buralarda dönem dönem sosyal farkındalıkla alakalı kullanılacak alanlar var. Bunların kullanılmasını bekliyoruz. Bazı alanlarda kuruluyor ama özellikle toplumumuzun engelliye bakış açısıyla alakalı şunu değiştirmemiz gerekiyor. Bu yüzden kamudaki birçok alana birçok aracı kullanmamız gerekiyor. Engelliye acımayacağız, engelliye üzülmeyeceğiz. Engelliye yardım edeceğiz ve hayatına aynı bizim şekilde yaşayabilmesi için dizayn etmeye çalışacağız. Bu noktada biz ilk önce kendimize bakacağız ve engelliye olan bakış açımızı daha kapsayıcı bir şekilde değiştireceğiz. Onu, ayrı ve çok dezavantajlı olarak görerek değil... Onun için ne yapabilirim? Bir röportajımızda çocuk parkı projemizden bahsettik, böyle bir park olacak. Orada hem normal çocuk oynayacak hem engelli çocuk oynayacak. Bunu birçok alanda düşünebilirsiniz. Artık dünyanın kabul ettiği gerçek bu. Kapsayıcı bir şekilde insan hakları kapsamında değerlendirerek alt yapıyı oluşturur ve mevzuatları yazarsak ve bu mevzuatlara göre de geçersek İnşallah engelli camiamızın daha konforlu, daha toplumla bütünleşik ve topluma uyum sağlamış bir şekilde yaşamasını sağlayabiliriz. Çünkü engelli camiasında da yılların verdiği bu farklı bakış açısından dolayı onlarda da şöyle bir ön yargı oluştu. Tabi ki hepsini kastetmiyoruz. “Ben ayrıcalıklı olmalıyım, ayrı bir hakkım olmalı” Hayır, insan hakları kapsamında hakkınız bu. Ayrıca bir engelli hakkı değil, insan hakkı kapsamında bu hakları elde etmeli, bunlar yazılmalı ve uygulamaya geçmeli. İş alanında, eğitim alanında, erişilebilirlik alanında, sosyal faaliyetler alanında, kültür alanında, sağlık alanında engelliye ulaşabileceği şekilde konforlu bir hayat sunmamız gerekiyor ve o yüzden kapsayıcı olmamız gerekiyor. Bugün hangi faaliyet yapılırsa yapılsın, hangi mevzuat yazılırsa yazılsın engelli de gözetilerek o mevzuatın o uygulamanın herkese, toplumun bütün kesimlerine hitap edeceği şekilde uygulamaya konulması gerekiyor. Bundan sonraki temennimiz, İnşallah karar yapıcı mekanizmalar bunları da dikkate alarak kapsayıcı bir bakış açısıyla tüm engellilere, engelli hakları değil insan hakları kapsamında el alarak mevzuatları yazarlar.
Kameraman/Duygu Saral
Konuşmacı/Hüseyin Özdemir