ÖZEL HABER

Tespih Tanelerine İşlenen Eşsiz Minyatürler Yalova’da Sergileniyor

İranlı çağdaş minyatür sanatçısı Arya Kamalı, Yalova’da düzenlenen “Gelenekten Geleceğe” karma sergisine katılarak eserlerini Yalova Kent Müzesi’nde sergiliyor.

Kamalı, sergide tespih tanelerine işlediği padişah resimleri, tuğralar, camiler ve Kur’an-ı Kerim’in 30 cüzü ile dikkat çekiyor. Yaptığı çalışmalarla birlikte tespih tanelerine minyatür sanatını işleyen ilk sanatçı olma özelliğini de taşıyor. Yalova’daki sanatseverler, Kamalı’nın eserlerini inceleme fırsatını yakalarken, sergi 17 Ekim Perşembe gününe kadar ziyarete açık olacak.

Tespih macerası, bir deneyimle başladı

Çağdaş minyatür sanatçısı Arya Kamalı, tespih sanatıyla tanışma hikayesini şöyle anlatıyor: “Bundan 8-10 yıl önceydi. Çok sevdiğim bir arkadaşım, bir koleksiyoner, bir tespihle bana geldi. Dedi, bunu bir padişahla çalışır mısın? Bir buçuk santim civarında bir şeydi. Bir deneyeyim dedim. Daha sonra, bu tespihi komple bir deneyeyim dedim. Sonra yaptım ve bitti. Tabii çok kolay olmadı. Çünkü hem düz bir yüzeyi yoktu, bombe bir yüzeyi vardı ve aynı zamanda farklı bir formatı vardı. O formata uygun bir şekilde onu yerleştirdim. Birkaç deneme yapmam gerekiyordu. Onu yaptıktan sonra bir paylaşım yaptım. Tespihle ilgilenen koleksiyonerler tarafından inanılmaz bir ilgi oldu. Çok sevdiğim bir alan oldu. Bu şekilde tespih maceram başladı.”

Kur’an-ı Kerim’in 30 Cüzünü Tespih Tanelerine İşledi

Kur’an-ı Kerim’in 30 cüzünü tespih tanelerine yerleştirmenin zorluklarını paylaşan Kamalı, “Bu proje yaklaşık 5 yıllık bir proje oldu. Çok iyi bir tespihçi bir arkadaşım, Eskişehir'de onun ismini de yad edeyim. Süleyman Gürsoy, çok iyi bir tespih nakkaşıdır. Bir ustasıyla beraber bana 30 tane tespih, çok özel 30 tane tespih yaptılar. Ben her bir tespihe, Kur'an-ı Kerim'in bir cüzünü yazmayı bir şekilde kararlaştırdım. En zor yanı tabii ki ölçüydü. Mikro art artık yapmam gerekiyordu. 6-7 milim bir alanım vardı. Bir sayfayı sığdırmam lazımdı ve bunun arkalarına da dünyanın 990 tane en güzel camileri de yapmak istedim” diye konuştu.

Minyatür, Bir Anlatım Sanatıdır

Arya Kamalı, minyatür sanatını yalnızca küçük boyutlarda yapılabilecek bir şey olarak görülmesinin yanlış olduğunun altını çizerek, “Minyatür dediğiniz zaman mini, çok küçük bir ölçekte yapılabilecek bir şey olarak anlaşılıyor  ama bu yanlıştır. Minyatür bir sanattır, bir anlatım şeklidir. Bu anlatım şeklinde kendine özgün kriterler ve kuralları vardır. Nedense minyatür, minik, küçük bir şekilde daha kolay halk tarafından pekişmiş. Halbuki öyle değildir. Minyatür, bir anlatım sanatıdır. Çok küçük çaplarda yapılıyor ama isterseniz de devasa ölçülerde aynı kurallara yapabilirsiniz. Onun için orada bu düzeltmeyi umarım bir gün sanatçılar ve toplum bunu iyi anlar diye umuyorum” dedi.

Tespih, Artık Hayatının Bir Parçası Oldu

Kamalı, tespihe olan ilgisinin yaptığı eserlerle daha da arttığını söyleyerek, “Hayatım boyunca belki tespihi elime aldığım süreyi toplasanız bir saat olmamıştır tespihe girmeden önce. Ama şu anda hayatımın hepsinden daha fazla elime tespih almış oldum. İnanılmaz çok sayıda tespih meraklısı var, koleksiyonerleri var. Özellikle üst düzeydeki makamlardan. Benim tespihlerim Cumhurbaşkanımızdan tutun bakanlar, yurt dışı, birçok devlet erkanına ya direkt gitmiştir ya da yaptırılmış onlara hediyeler olarak verilmiştir. Ve çok çok ciddi sayıda, milyonların üstünde tespih meraklıları var” ifadelerini kullandı.

“Ben şahsen yapay zekanın çok zeki olduğunu düşünmüyorum”

Kamalı, sanatın zamanla nasıl bir köprü işlevi gördüğünü belirterek, “Zamanındaki bir toplumun içinde yaşadığı tatlı veya tatsız olaylar, önümüzdeki yıllarda ona gelenek anımsamaları ile iade ediliyor ve bu doğrultuda törenler yapılıyor. Bu süreçte, o dönemdeki sanatçılar, bu anıları daha güzel bir biçimde sanat formatında sunuyor. Bu geleneksel oluşum, danslarda, törelerde, eğlencelerde, müzikte, heykellerde ve aklınıza gelebilecek her şeyde kendini gösteriyor. Biz de günümüzde, modern zamanlarda, bugün bunları modern olarak kabul ediyoruz; ancak bir yüzyıl sonra bunlar modern olmayacak. Çok daha farklı şeyler modern olacak. Bizim, bu gelenekleri yaratanların da kendi zamanlarında modern olduklarını biliyoruz; fakat biz bunu bilmiyoruz. Bizim için geçmişte kalmış durumdalar. Biz de gelecek için geçmişte kalmış insanlar olacağız veya yaptıklarımız geçmişte kalmış olacak.Biz de şu anda sahip olduğumuz teknoloji, yeteneklerimiz ve düşünce tarzımızla, yaptığımız her şey geçmişe göre bugün modern. Ama gelecekte bu geçmiş olacak. Biz de bugünün geleneğini oluşturuyoruz ve bu da bizim sorumluluğumuz. Dolayısıyla, yaptığımız her şeyi günümüzde gönül rahatlığıyla yapmalıyız. Eskiden teknoloji bu kadar gelişmiş değildi. Ben şahsen yapay zekanın çok zeki olduğunu düşünmüyorum. Çok zekidir, inanılmaz şeyler yapar. Ama o benim aklımdakini yapmıyor. Dolayısıyla, yapay zekanın bireylerin önüne geçme şansı yoktur diye düşünüyorum” diye konuştu.

“Bir çınar ağacının derin kökleri gibi büyüyoruz”

 Kültür ve Turizm Bakanlığı minyatür ve ebru sanatçısı Suna Koçal, sergi ile ilgili şu bilgileri verdi: “Cumhuriyetimizin 101. yılı kutlu olsun. Çok anlamlı bir ayda, çok anlamlı bir haftada Cumhuriyetimizin 101. yılını kutluyoruz. Nice güzelliklerde, Cumhuriyetimiz hep çok yaşasın, Yalova Kent Müzemizde bu güzel sergiyi gerçekleştiriyoruz. Tabii burada sanatçılarımızı buluşturuyoruz. İzmir ağırlıkta olmak üzere toplam 77 sanatçıdan oluşan bir sergideyiz.

Türkiye'nin gerçekten de çok önemli illerinden gelen kıymetli sanatçıları ve Yalova sanatçılarını burada buluşturduk. “Gelenekten geleceğe” temasını koyduk ve kadim sanatlarımızdan, minyatür, ebru, kağıt, çini, kalem, resim, heykel, plastik ve seramik sanatlara kadar çok farklı materyallerin kullanıldığı çok zengin bir sergi oldu. Toplam 101 eserle bu sergiyi yapıyoruz. Sayılarda da  anlamlı bir ifadeye de yer verdik. Kıymetli İzmir sanatçımızın tesbih koleksiyonu da güzel bir değeri olan ve tespih tanelerine Kur'an-ı Kerim'i yazmış olması, padişahları buraya yerleştirmiş olması gerçekten çok ses getirdi. Yalova tarihinde bizim sanatlarımız hiç olmamıştı. Bunu araştırdık Türklerin buraya yerleşmesiyle beraber ilk defa Yalova Nakışhanesi’ni bizim kurmamızla beraber Yalova'da bu geleneksel, kadim sanatlarımız dediğimiz sanatlar burada yerleşik olmaya başladı. Bizden yetişen öğrenciler yavaş yavaş artık hoca olmaya başladılar ve bir çınar ağacının derin kökleri gibi büyüyüp kendi kurdukları atölyelerde öğrenciler yetiştiriyor olmaları Türkiye'de farklı illere geçip orada da atölye kuruyor olmaları kocaman bir çınar ağacının bu kadar budaklanması çok kıymetli bir şey. Burada da çınar ağacını ifade etmemin sebebi çınar ağacına verdiğim önem. Cumhuriyetimizin bu kıymetli ve çok anlamlı haftasında Atamızı yad etmek istedim. Biz de Yalova Nakışhanesi olarak, Yalova'da bizim kadim sanatlarımız için verdiğimiz bu önemle her zaman bunu dile getiriyoruz öğrencilerimizle. Bir çınar gibi böyle budaklanmasını diliyoruz ve herkesi sergimize bekliyoruz.”