Dün gece yarısı meydana gelen Marmara Denizi’ndeki Yalova Çınarcık merkezli 4,1 deprem sonrası uyarılarda bulunan Jeofizik Yüksek Mühendisi Mustafa Serhat Durmuş, “Büyüklüğü her ne olursa olsun artık Marmara Denizi’nde olan her deprem yakından takip edilmeli. Çünkü son zamanlarda gerçekleşen bu depremler daha önce tarihsel olarak ciddi kayıplara sebep olan 1894 ve 1766 fay mekanizmalarının etrafında gerçekleşiyor. Sayısı artan bu depremler ayrıca beklediğimiz büyük depremin de yaklaştığının habercisi diyebiliriz” dedi.
Marmara Denizi'nde İstanbul’da çoğu kişi tarafından da hissedilen Yalova-Çınarcık merkezli 4,1 büyüklüğünde dün gece yarısı deprem oldu. Son zamanlarda çok sık meydana gelmeye başlayan bu küçük depremler yine masaya beklenen İstanbul depremini yatırttı. Yıllardır uzmanlar tarafından artık enerji boşaltımı için vaktin geldiği uyarılarından sonra İstanbul Esenyurt Üniversitesi Öğretim Üyesi Jeofizik Yüksek Mühendisi Mustafa Serhat Durmuş da muhtemel senaryolar içerisinde olan 1894 ve 1766 fay birleşimine dikkat çekti. Marmara Denizi’nde olan her türlü hareketliliğin çok yakından takip edilmesi gerektiğinin özellikle altını çizen Mustafa Serhat Durmuş, “Dün akşam olan deprem, fay mekanizmasının hala aktif olduğunu bize gösteriyor. Fakat enteresan olan bu 4,1, 5,1’lik depremler daha önce tarihsel olarak gerçekleşmiş olan ve ciddi kayıplara sebep olan fay mekanizmasının etrafında olması. Mesela 4,1’lik deprem 1894 fayına yakın” diyerek uyarılarda bulundu.
“Bu depremler arttıkça beklenen büyük deprem yakın demektir diyebiliriz”
Jeofizik Yüksek Mühendisi Mustafa Serhat Durmuş jeofizikçiler olarak ellerinde bulunan muhtemel senaryoların artık yaklaştığını aktardığı konuşmasından şunlara değindi:
“Elimizdeki İRAP tarafından oluşturulan senaryolar arasında 1894 fayının kırılıp bunu orta Marmara çukurundaki 1766 fayına sıçratarak ikisinin birden kırılması da var. Bu iki fayın kırılması 174 kilometrelik bir kırık meydana getirecektir ve 7,7’lik burada beklediğimiz en ciddi depremin oluşunu tetikleyecektir. Bu nedenle buradaki olan depremlerin hepsi bizim için çok önemli, incelenmesi gerekiyor ancak bu 4,1’lik deprem oldu diye 1 hafta 3 gün sonra ciddi bir deprem olacak anlamına da gelmez. Fakat bu depremler tabi ki de haberci olabilir. Çünkü burada meydana gelen depremler bir süre sonra belki de bir deprem fırtınasına neden olabilir ve kırılmaya neden olabilir. Depremin olduğu derinlik de çok önemli. Mesela dün akşam olan deprem 11 kilometrede oldu. 17 Ağustos 1999 Depremi 17 kilometrede olan bir depremdi. Biz genellikle 7 ile 20 kilometre arasında bir kırılma bekliyoruz. Bu nedenle Marmara Denizi içerisindeki bütün depremleri çok önemsiyoruz ve bu depremleri sayısı arttıkça elbette ki bizim ana beklediğimiz büyük depremin de yaklaştığını düşünüyoruz. Çünkü bu Marmara Denizi içerisindeki fay mekanizması birbiri ile bağlantılı fay mekanizmaları. Aynı zamanda enerji aktarımı da söz konusu. 6 ve 7 Şubat depremlerindeki gibi. Dolayısıyla bizim buradaki depremlerde beklentimiz, insanların bu depremleri ciddiye almaları ve bir an önce binalarını kontrol ettirmeleri. Vatandaşlar olarak yapabileceğimiz en iyi şey kendi binamıza baktırtmak, deprem analizi yaptırmaları gerekiyor. Güçlendirme ile bile kurtaramayacak yapılarda artık daha fazla oturmasınlar. Oturup depremi beklemek kesinlikle bir seçenek değil” dedi.
39 ilçeden 13 ilçe depremde ağır hasar alacak
Serhat Durmuş yaptığı uzun çalışmalar ve zemin ve bina araştırmalarının sonucundan İstanbul’da 39 ilçenin 13’ünün deprem için ağır riskli olduğunu hatırlatarak, “Bu ilçeler sahil şeridi üzerinde. Avrupa Yakasında olan ilçeleri başka bir noktaya koyuyoruz çünkü Avrupa Yakasında jeolojik olarak kayaçların daha zayıf olduğunu söyleyebiliriz. Tabi yine de ilçe olarak insanları korkutmaktansa onların binalara baktırmasını daha önemli buluyoruz. Çünkü her binanın altındaki zemin farklı. Binanın zemini nasıl ve bina nasıl diye baktırmalıyız. Eğer ikisi birden kötüyse artık mutlaka orada bir önlem alınmalı” diye konuştu. İlçeleri tek tek sıralayan Durmuş, “Biz binaları 2000 yılı öncesi/sonrası yapılan yapı stoku üzerinde inceliyoruz. Avcılar, Bağcılar, Bahçelievler, Bakırköy, Bayrampaşa, Beylikdüzü, Büyükçekmece, Fatih, Güngören, Küçükçekmece, Silivri ve Zeytinburnu zemin olarak da bina olarak da depremden daha fazla etkilenecek ilçeler arasında. Eğer bu ilçelerde oturan vatandaşların binaları 2000 yılı öncesi yapıldıysa zeminlerinden de endişeli iseler bu kişilerin deprem analizi yaptırarak hemen binalarını kontrol ettirmeleri gerekiyor. İstanbul’daki binaların yüzde 70’i 2000 yılı öncesi yapılmış olan eski tip binalar. Bu binaların yüzde 23’ü de 1980 öncesi yapılmış binalar. Yani 4 milyon kişinin etkilenmesini bekliyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.
(İHA)