Yalova Gazetesi, birbirinden farklı ve merak edilen konuları Videolu Köşe’sine taşımaya tüm hızıyla devam ediyor. Alanında uzman kişilerle görüşmeler gerçekleştirdiğimiz serimizin Ruh Sağlığı Bölümü’nde Klinik Psikolog Betül Begüm Yalçın ile görüşme gerçekleştirdik. Bağlarbaşı Mahallesi Şehit Ömer Faydalı Caddesi'nde hizmet veren Mono Psikoloji & Akademi’nin danışmanlarından olan Klinik Psikolog Yalçın bu hafta, “Kaçınma” konusunu ele aldı.
“Kişinin daha motive olmasını sağlıyoruz”
Kaçma ve kaçınma davranışlarının kişide olumsuz bir etki yaratan itici bir uyaranı sonlandıran, engelleyen ve erteleyen davranışlar olduğunu belirten Yalçın, “Kişi belli ortamlardan, belli yerlerden ya da kendisinin tehdit olarak algıladığı durumlardan kaçınarak sorunun üstesinden gelme yöntemi olarak sağlıyor. Yani asansör fobisi olan birisi sürekli olarak merdivenleri tercih ediyor. Bu şekilde sorun sürmeye devam etse de kişi asansöre binmediği için o kaygıdan kaçınmış oluyor” dedi. Kişilerin kaygıdan kaçınma davranışını geliştirmesinin olumsuz bir durum olup olmadığını açıklayan Yalçın, “Kişi zaten sorunlarıyla yüzleşemediği için ve üstüne gidemediği için tehlikeli görüyor. Kişi, ne zaman bunu hem kendisi hem de çevresi tarafından sorun olarak algıladığını fark ettiğinde bize geliyor. Mesela asansör fobisi üzerinden gidelim… Bir kişi asansöre gidemiyorsa asansöre binebilmesi için belli aşamalarla onu motive ediyoruz. Neler yapılabileceğini terapilerde planlıyoruz ve yavaş yavaş üstüne gitmesini sağlıyoruz. Bu zaman kadar asansöre binemeyerek yaşadığı hayatın ona ödettiği bir bedel olduğunu, ne kadar kısa sürede yararları olabilse bile bir bedelin olduğunu gösterir bir tedavi planı sunuyoruz. Bu sayede kişinin daha motive olmasını neden olarak üstüne gitmesini sağlıyoruz” ifadelerini kullandı.
“Sorun listesi oluşturuyoruz”
Evden çıkamayan birine evden çık demenin bir arkadaş tavsiyesinden farkı olmadığını vurgulayan Yalçın, “Terapide bizim verdiğimiz özel egzersizlerin, kişinin yapamayacağı kadar zor ve yapabileceği kadar kolay olmamasına dikkat ediyoruz. Burada bir tedavi planını oluşturarak ve ona göstererek bir sorun listesi oluşturuyoruz. Nereye çıkamıyor, nasıl çıkamıyor, ne kadar çıkabiliyor? Bunları yazıyoruz ve bizim bir hiyerarşimiz var. Orada tek tek yazarak, bu sorunu aşmak için en küçük ne yapabiliri listeleyerek gerçek hayatta uygulayarak tekrar terapiye gelmesini sağlıyoruz diyebiliriz. Bu sayede terapide bizim de iyileşmenin ne olduğunu görmemizi sağlıyor. Terapiye gelen kişi ne zaman biteceğini soruyor. Bir formulasyon çalışması, hem terapist olarak bizi güvence altına alıyor hem de danışanın terapinin ne zaman biteceği ile ilgili düşünmemesini sağlıyor. Burada danışanın motivasyonunun yüksek olması ve iş birliği içerisinde egzersizlerini tamamlıyor olması hem süreci olumlu yönde etkiliyor hem de biz terapistlerin motivasyonlarını yükseltiyor” şeklinde konuştu. 
“Terapi kişinin kendi terapisti olma yolculuğu”
Terapi sürecinin hızlı olmasının çözüm için yeterli olmayacağını vurgulayan Yalçın, “Bu zamana kadar, bu şekilde yaşayarak hayatını idame ettiriyor. Bunu birden bire değiştirmek çözüm değil. İnsanlar bilindik tarafa çekilme eğilimi gösteriyorlar. Farklı bir şeyi denemekte kaçınırlar. O yüzden en küçük adımı atmak kişinin motivasyonunu yükselmesine sebep oluyor. Kişi küçük bir şeyi yaptıkça büyük bir şeyi yapmaya da motive olmuş oluyor. Günlük hayatında terapist eşliğinde olmadığı zaman en büyük şeyi yapmaya çalışıyor. O yüzden biz terapistler olarak bunları da göstererek küçük küçük adımlarla hedefe ulaşmaya çalışıyoruz. Hatta bazen bize çok farklı bir yöndeki problemi, bize seansta dile getirmese bile onu aşmasına sebep oluyor. Başka problemlerin de üstüne gitmeye başlayarak sorunların üstesinden geliyor. Zaten terapi kişinin “kendi terapisti” olma yolculuğudur. Kişi terapiyi bıraktıktan sonra diğer problemlerinin de üstünden gelmeyi öğreniyor” dedi. 
“Çevre ve sosyal destek önemli”
Kaçınma davranışının tamamen zararlı bir davranış olmadığını belirten Yalçın, “Örnek olarak bir kalp hastasının yağlı yiyeceklerini çok sevdiğini düşünün. Kalp krizi geçiririm riskiyle yağlı yiyeceklerin hepsinden kaçınıyor olması çok zor bir hayat. Buna rağmen kişinin eşi de daha otçul besleniyorsa evde sürekli olarak ot yediğinde ne oluyor? İşin içinde sağlıklı bir yarar var. Evde sürekli ot yemekleri pişiyor ve eşi mutlu oluyor. Ancak bunun için ödediği bir bedel var. Bu bedel ne? Sevdiği ve istediği yiyecekleri yiyememek. Bunun kısa süreli bir yararı olsa da bir kalp krizi geçirme riskini ortadan kaldırıyor. Ama ne olursa olsun, hayatını çok zorlaştırıyor. İşte burada ne kadar yararı olsa da sorunun sürmesine katkı sağlayan bir nokta da var. Biz terapide bunu çalışıyoruz” ifadelerini kullandı. Kaçınma davranışını sergileyen insanlara tavsiyelerde bulunan Yalçın, “Grup terapileri de faydalı da olabiliyor. Bu sorunu çevresinde aşmış bir insanla konuşmak çok faydalı olabiliyor. Mesela iğne fobisi olan birisi başka bir iğne fobisi olan birisiyle konuşup sen ne yaptın diye sorması… Mesela alışveriş yapamayan ve kasada ne yapacağını bilemeyen birisi kardeşiyle birlikte yardım alarak yapabilir. O yüzden çevre ve sosyal destek de çok önemli. Bizim terapide aileleri ve ya da arkadaşları dahil ettiğimiz zamanlarda olabiliyor. Kişi kendisine güvenemiyor, dışarıdan nasıl göründüğünü merak ediyor. Hatta kişi bazen yalnız olduğu içinde sorunlar ortaya çıkabiliyor. O yüzden sosyal destek mekanizmasının olması çok kıymetli” şeklinde konuştu.
Muhabir-Kameraman-Haber/Göktuğ Doğukan Yüksel
Konuşmacı/Betül Begüm Yalçın

Editör: Arda Yavuz