Bu yıl 34. kez yapılan kivi hasadına katılan Subaşı Belediye Başkanı Turan Canbay, üreticinin kilosunu 20 TL’den sattığı kivinin marketlerde 70 TL’den satıldığını kaydetti. Türkiye’de ilk kivi üretiminin başladığı bölge olan ve halen ülke üretiminin ortalama yüzde 40’ını karşılayan Altınova’ya bağlı Subaşı Beldesi’nde Kasım ayının gelmesiyle birlikte hasat dönemi de başladı. Hasat çalışmalarını ziyaret eden Subaşı Belediye Başkanı Turan Canbay, burada Anka Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu. Başkan Canbay, Türkiye’ye kiviyi Subaşı’nın tanıttığını ifade ederek “Üreticimiz bıkmıyor. Biz evimizde rahat rahat uyurken çiftçimiz sabahın 5’inde bahçesine gidiyor. Bahçesine sahip çıkıyor. Daha neler yapabilirim, nasıl bir katma değer kazandırabilirim bunun araştırmaları içerisinde ve bunun maddi gelirinden ziyade istihdam konuları önemli. Hasat döneminde yaklaşık bin, bin 500 kişi istihdam sağlıyor. Yani burada ev hanımları evde otururken hasat mevsiminde geliyorlar toplamaya, taşımaya, yüklemeye yardımcı oluyorlar” dedi.
“İnsanlar Kiviyi Tanımalı”
Girdi maliyetlerinin artması nedeniyle üreticinin sıkıntı çektiğini kaydeden Turan Canbay, şöyle devam etti: “Satış kısmına baktığımız zaman ilk etapta rakam çok cazip gelebilir. 20 liradan kiviyi satıyor, güzel para denebilir. Maliyetini hesap ettiğiniz zaman 20 lira hiçbir şey değil. Bugün çiftçimizin 20 liraya sattığı kivimiz büyük marketlerde 70 lira. Yani üreticimizin 20 liraya sattığı ve bu 20 liraya satarken bunun içerisinde toplama, ilaç, ambalaj maliyetleri hepsi dahil 20 liradan veriyor. Biz 20 liraya ürettiğimiz bir ürünü 70 liraya satarken hiç vicdan sızlamıyor mu? Ben onu merak ediyorum. Madem kivi bir değer diyoruz devletin de bununla alakalı bir politika yapması lazım. 20 liraya alınan bir ürün 70 liraya halka satılmamalı. Bunun da bir kotası, yüzdesi olmalı ki onun üzerinde satılmasın ve insanlar kiviyi daha çok tanısın”
“Kivi Hassas Meyve”
20 yıldır bölgede kivi üretimi yapan üretici Fikret Aydoğan da hasadın başlaması için bir kaç kriter olduğunu vurguladı. “İçindeki şeker, glikoz gibi ölçümler yapıldıktan sonra kivi hasadı başlıyor. Bir takvim günü değil, mevsimsel şartlara, arazinin konumu, yaşına, meyve yüküne bağlı değişiyor. Kasım’ın sonuna kadar bu hasat sürer. Yani hasatı meyve belirliyor” diyen Aydoğan, kivinin hassas bir meyve olduğunu kaydetti. Aydoğan, kivinin alışılmışın dışında bir meyve olduğuna dikkat çekerek şöyle devam etti: “Manavdan alındığı gibi yenilemiyor. 4-5 hafta soğuk hava deposunda kaldıktan sonra bunun yeme kıvamına gelmesi için yani şöyle anlatalım dalından koparılan kiviyi kestiğimiz zaman ekşi bir tat gelecek. Çoğunlukla insanlarımız bununla tanışıyor. Siz onu gerçek tarihinde hasat edip depoya koyup da pazara sunarsanız yumuşamış bir hal alıyor. Pazarlama stratejine göre değişecek bu. O zaman asiti 0,3 yani arada dağlar kadar fark var. Geçen seneye kadar bir sıkıntımız olmadı pek ama geçen seneden beri maalesef dünyadan mı bizden mi kaynaklanıyor bilemiyorum yüzde 300-400 maliyetler arttı. Tersaneler burada bizim bütün kimyamızı bozdu” diye konuştu.
“Markalaşmak İstiyoruz”
Bölgede yaklaşık 7 bin dönüm alanda tarım yapılabildiğini de belirten Fikret Aydoğan, başlıca isteklerinin paketleme, işleme tesisi olduğunu belirtti. Aydoğan, ürünü markalaştırmak istediklerini belirterek şunları iletti: “Burada bizim bu ürünü markalaştırmamız lazım. Üretici arkadaşlar hep etrafımızda kivinin fiyatını hiç birisi koyamıyor. Neden? Çünkü kivinin haricinde bütün ayaklar para kazanıyor. Üretici haricinde. Biz şimdi bireysel olarak markalaşmaya gideceğiz. Kendi karton kutumuzu yaptırıyoruz. Biz bu üretime destek istiyoruz. İstihdam, ürün kalitesi açısından lojistik de oluştu artık. Yani Türkiye’nin neresinde tavuk yetişirse yetişsin gelip burada depolanıyor. Neden? İstanbul’a yakın. Biz şimdi burada yetiştirdiğimiz ürünü niye diğer illere verelim. Burada depolansın, ambalajlansın hem istihdam olarak bakılır. Bizim bu iskeleti kurmamız lazım. Bizden önceki büyüklerimiz bu kiviyi, tarımı emanet etmişler. 70 yıllık bir tarımdan bahsediyoruz. Yani inişleri çıkışları olacak canımız da sıkılacak ama biz tarıma küsemeyiz. Büyüklerimizden yardım istiyoruz.”