Gülşah Kaya Üstün, eşi Ulaş Üstün ile birlikte kurduğu ve Mastart Seramik adını verdiği atölyesinde kursiyerlere hem ders veriyor, hem de seramik üretimi yapıyor. Üstün, “Mastart Seramik Atölyesi'nin ortaklarından biriyim. Eşimle birlikte bu atölyeyi kurduk. İstanbul Üniversitesi Sosyoloji bölümü mezunuyum. Mezun olduktan bir süre sonra kurumsal işlerde çalıştım. Seramik o dönemlerde benim hobimdi. Eşimin seramik işiyle uğraşmasıyla birlikte benimde tamamen işim oldu” dedi.
Seramik ile ilk tanışma hikayesini anlatan Gülşah Kaya Üstün, “Benim seramikle ilk tanışmam Matematik Köyü’nde oldu. Ben üniversitedeyken oraya yazları gönüllü olarak gidiyordum. O gönüllülük sürecinde de gittiğim senelerden birinde Anadolu Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi seramik ve heykel bölümünden öğrenciler de benimle birlikte gönüllüydüler. Aynı zamanda köyde de bir seramik atölyesi vardı. Onlar gönüllü oldukları için hem o atölyeyi kullanabildiler, hem de orada bazı günler ders veriyorlardı. Seramikle ilk orada tanıştım. Çok hoşuma gitti fakat yaz sürecinde bir ay boyunca o köyde bulunabildim. Sonrasında İstanbul'a geri döndüm. Üniversite de öğrenciydim o dönemlerde. Seramikte bu kadar yaygın bir şey değildi. Pandemi döneminden sonra yaygınlaşmaya başladı. O dönem İstanbul'da atölyelerde arıyordum. Ama bir türlü bütçeme uygun atölye bulamıyordum. Seramik o dönemler benim hayatımdan çıkar gibi oldu. Zaten çok kısıtlı kurs imkanı vardı. Daha sonra eşim Ulaş ile tanıştım. Ulaş’ın seramik yaptığını öğrendim. İstanbul'da hocalıkta yapıyordu. Evde ben onun yanında seramik yapmaya başladım, onun sayesinde geliştirdiğim bir süreç oldu. Seramik ile ilgili birçok şeyi eşimden öğrendim. Ama kendim de bir yandan çaba gösterdim. Seramik sadece teorikten ibaret bir şey değil. Pratik ile teoriyi birleştirdiğinde aslında güçlü bir şeyler ortaya çıkartabiliyorsun. Sonrasında da kendim araştırmalar yaptım. Bir şeyler okudum. Kendimi çok fazla deneme fırsatım oldu. 1-2 sene sadece kendimi öğrendim. İstanbul'da ilk atölyemizi açtık. Atölye açıldığında dersleri eşim veriyordu. Pandemi patlayınca belli bir süre dayanabildik. İstanbul gittikçe de pahalılanmaya başladı. Eşim Yalova’ya taşınmaya karar verince bizde atölyeyi buraya taşıdık. O süreçte ben İstanbul'da yaşamaya devam ediyordum. Hafta sonları atölyeye geliyordum, bir şeyler üretiyordum. Ağustos ayının sonunda biz evlendik. Ağustos ayının başında da burada tam anlamıyla düzenli derslere başladık. Artık dersleri tamamen ben veriyorum. Üretim kısmında daha çok eşimle birlikte hareket ediyoruz” diye konuştu.
Atölyesi hakkında da bilgi veren Üstün şunları dile getirdi: “Düzenli derslerimiz haftada bir gün oluyor. 2 saat sürüyor. Öğrencilerimize hem yöntem öğretiyorum hem de yapmak istedikleri bir ürün varsa o ürün üzerinden de ilerleyebiliyoruz. Bu bir heykel de olabilir. Endüstriyel tabak, bardak, o tarzda bir şeyler de olabilir. Öğrenciler ne yapmak isterse onun üzerinden ilerliyoruz. Gelen öğrencilerim ben bu heykeli yapmak istiyorum dediğinde onu nasıl yapacağını anlatıyorum. Öğrenciler şunu düşünüyor, bir kursa geleceğim ve karşımdaki kişi yapacak. Ben onu çok tercih etmiyorum açıkçası. Bunun şundan kaynaklandığını düşünüyorum. Daha önce denemedikleri için ister istemez tedirginlik oluyor. Bu konuda alaylı bir insan olarak bunun en iyi örneklerinden biriyim. Bu konuda çok iyiyim diyemem hiçbir zaman. Ama herkesin yapabileceğini göstermek bana çok keyif veriyor. Düzenli derslerin dışında workshoplarımız oluyor. O workshoplarda 3 saat sürüyor. Genel olarak 3 saatte bir ürün tamamlanmış oluyor. O derste herkes yapmak istediği ürünü yapıyor. Aynı zamanda boyama kısmını da yapıyorlar. Sonrasında ortalama iki hafta içerisinde de ürünlerini gelip teslim alıyorlar. İki hafta sürmesinin nedeni de fırınlama işlemi yapıyoruz. Seramikte iki kere fırınlamak şart. O bir dersin içinde tüm o süreci tamamlamış oluyorlar. Sonrasında ürünlerini bana emanet ediyorlar Sonraki kısmı ben tamamlıyorum. Bazı insanlarda benim için arkadaşlarımla keyifli zaman geçirebileceğim bir aktivite olsun diye de tercih ediyor. O da çok keyifli oluyor. Yalova, büyük şehirlerle kıyasla etkinliğin daha az olduğu bir yer. Seramik anlamında da çok zengin. Birçok farklı atölye de var Yalova'da. Bizim atölyemizde dahil. Zamanla insanların ilgisini çeken bir şeye de dönüştü. Burada tek bir kural var birbirine karşı saygılı olmak. Huzurlu ortam sağlanabilmesinin tek şartının o olduğuna inanıyorum. Yavaş yavaş artık üretime yönelmeye başladık. Mekanlara üretim yapmak güzel bir seçenek. Onun dışında şimdi yavaş yavaş yılbaşı dönemine şimdiden hazırlanmaya başladık. Böyle hem internet üzerinden satışlara başlayacağız. Hem de böyle kurumsal şirketler son dönemde çalışanlarına bu tarz hediye veriyorlar. Oralarla görüşmeye başlayacağız. Hem derslerin hem de üretimin var olduğu bir yere dönüşmeye başlıyor. Workshop fiyatlarımız tüm malzemeler dahil 400 tl. Düzenli derslerimiz de yine tüm malzemeler dahil bin 200 TL.”
ÖZEL HABER/ RÜMEYSA ŞAHİN