Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Saadet Partisi Yalova İl Başkanlığı'nda düzenlenen basın toplantısına katılarak partililerle bir araya geldi. Gerçekleştirilen basın toplantısında Saadet Partisi Yalova Belediye Başkan Adayı Celal Korkmaz adil olmayan bir seçimin yaklaştığını vurgulayarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Seçimler yaklaştı ama adil olmayan bir seçim yaklaştı. Bir tarafta tamamen devletin imkanlarını kullanarak yarışta olan belediyenin bütün imkanlarını kendi seçim kazanma uğruna harcayan bir adaylar var. Bir tarafta da mütevazi bütçesiyle, kendi teşkilatlarıyla çalışan yarışta olan adaylar var. Bu seçim bundan sebep adil olmayan bir seçim.Cumhurbaşkanımız da bir taraf, o da sanki bir Belediye Başkanı gibi gittiği illerde yaptığı mitinglerde sevgili vatandaşlarımıza, 85 milyonun tamamına hitaben, eğer siz bizim adayımıza destek vermezseniz, oy vermezseniz hizmet gelmez ve hatta daha da ileri gidersek hizmet geldi mi? diye sorarak vatandaşlara tehdit vari bir seçim çalışmasına doğru giriyoruz. Bundan dolayı adil olmayan bir seçim, adaletle yönetilmeyen bir seçime doğru gidiyoruz. Biz varız kazanacağız, arazideyiz, sahadayız. Allahın izniyle bu seçimlerin galibi Saadet Partisi, milli görüş olacak. Yalovamızın kıymetli vatandaşları, biz böyle olmayacağız. Biz adaletle yöneteceğiz, adaletli davranacağız. Herkese eşit hizmet edeceğiz. İsrafı kesinlikle ortadan kaldıracağız.”
Toplantıda konuşan Milletvekili Kılıç, Yalova'daki partililere hitaben önemli mesajlar verdi. Yerel ve ulusal konularda Saadet Partisi'nin politikalarını vurgulayan Kılıç, halkın beklentilerine ve ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunma sözü verdi. Toplantıda, Saadet Partisi'nin Yalova'daki çalışmaları ve hedefleri hakkında bilgilendirme yapan Kılıç şunları dile getirdi: “Yalova’mızda bir aradayız. Gündemdeki konulara ilişkin basın toplantımızı gerçekleştiriyoruz. İdrak etmekte olduğumuz Ramazan Ayının Milletimize ve bütün İslam alemine hayırlar getirmesini Cenab-ı Allah’tan niyaz ediyorum. Rabbim oruçlarınızı, namazlarınızı, hayır ve hasenatlarınızı dergâhı izzetinde kabul etsin. Bizleri bir Ramazan’a daha kavuşturan Rabbimize hamd ediyoruz. Bu Ramazan ayının başta Gazze ve Doğu Türkistan olmak üzere, yeryüzünde zulme uğrayan bütün kardeşlerimizin kurtuluş müjdesi olmasını diliyorum. Ramazanınız mübarek olsun. Bundan tam 109 yıl önce milletimizin inancı ve azmiyle kazanılan Çanakkale Zaferi’nin yıldönümündeyiz. Bu vesileyle aziz şehitlerimizi rahmet ve minnetle yad ediyorum. Ruhları şad olsun.”
“Türkiye iyi yönetilememektedir”
Türkiye’nin yönetim krizi içerisinde olduğunu söyleyen Kılıç, “Türkiye’miz uzun yıllardır bir “yönetilememe” krizi ile karşı karşıyadır. Bu kriz sadece Ekonomi alanıyla sınırlı kalmamakta; adalet, eğitim, sağlık, aile mevhumumuz ve toplumsal yapımızı doğrudan etkileyen genel bir “yönetim krizi” olarak ortadadır. Türkiye iyi yönetilememektedir ve bunun sonucunda 85 milyon vatandaş olarak bizler bu krizin ağır sonuçlarıyla karşı karşıya kalmaktayız. İnsanımız krizin ortaya çıkardığı acı tabloyu konuşmasın, sorunları gündeme getirmesin diye ne yazık ki sürekli yeni bir gündemle meşgul ediliyor, boş vaatlerle adeta uyutulmaya çalışılıyor. Nitekim; biliyorsunuz ki mevcut iktidar yıllarca “Türkiye hazır, hedef 2023” sloganıyla hareket etmiş ve bu kapsamda çeşitli vaatler vererek iktidarını sürdürmüştür. Ancak baktığımızda mevcut iktidarın 2023 hedeflerinin neredeyse hiçbirini gerçekleştiremediğini görmekteyiz. Hal böyleyken şimdi de 2028 ve hatta 2053 hedeflerinden bahsediyorlar. Biz Saadet Partisi olarak; insanımızın boş vaatlerle oyalanmasını ve her geçen gün biraz daha yoksullaştırılmasını kabul etmiyoruz. 2023 için; 2 trilyon dolar olan milli gelir hedefi 1 trilyon dolarda kalmış, 25 bin dolar kişi başı gelir hedefi bu rakamın yarısına bile gelmemiştir. Yine; tek haneli işsizlik oranı hedefi varken hâlihazırdaki işsizlik oranı bu hedeften çok uzak, tek haneli enflasyon hedefi varken, enflasyonun üç haneli oranları geçtiğine şahit oluyoruz. En büyük ilk 10 ekonomi arasına gireceğiz demişlerdi ancak 19. sırada kaldık. İşsizlik hedefi %5 idi fakat gerçekleşen rakam bu oranın iki katı oldu. 500 milyar dolar ihracat hedefinin ancak yarısına ulaşılabildi. Peki, bu hedeflere neden ulaşılamadı? İktidar, bu konuda özeleştiri yapmaktan imtina ediyor. Sorduğumuzda; “Salgın hastalık, Rusya-Ukrayna Savaşı, Deprem” diyerek geçiştiriyorlar. Bakınız değerli arkadaşlar; Fiilen savaşta olan Ukrayna’da bile tek haneli enflasyon vardır. Depremden önce, Ocak 2023’te TÜİK’in açıklamasıyla bizdeki enflasyon oranı %57’dir. Bu rakamlar ortadayken, ekonomide oluşan bu tablo, birtakım bahanelerle geçiştirilemeyecek kadar vahimdir. Gerçek şu ki; toplum olarak her geçen gün yoksullaştırılıyoruz. İktidarları boyunca faize ve borçlanmaya dair ekonomi anlayışını sürdüren iktidar, vatandaşımızdan topladığı vergileri faize, ranta ve israfa harcamaktadır. Son açıklanan 2024 yılı bütçesinde; faize ayırdıkları para 1 Trilyon 254 milyar lira iken, öngörülen bütçe açığı 2 Trilyon 651 Milyar Lira. Yani hazineye 3 trilyon 905 milyar lira ek yük yüklenecek. Peki, bu yük nasıl ve nereden karşılanacak? Vatandaşın sırtına yüklenen yeni vergiler ve zamlarla.. Emekliye, memura kaynak bulamayan bu iktidar, konu faiz ve israf olunca telaffuz etmekte bile zorlandığımız miktarları faize ve israfa harcayabiliyor. Bunları yaparken bir yandan da “istikrarlı büyüme ve güçlü ekonomi” sloganını zikrediyorlar. Buradan açıkça ifade etmeliyiz ki; İstikrarlı büyüme ile kastedilen; faize ve borçlanmaya dayalı bir büyüme ise üzülerek ifade ediyorum ki sonucu yine hüsran olacaktır. Güçlü ekonomiden kasıt, şu an olduğu gibi; düşük gelirli vatandaş enflasyona ve vergiye ezdirilirken, bankaların ve faiz lobilerinin kâr üstüne kâr yapması ise sonuç milletimiz açısından yine hüsran olacaktır. Nitelikli insan diyorlar; ama baktığınızda üniversite mezunu gençlerimiz iş bulamıyor, iş bulabilenler de maalesef aldıkları maaşla geçinemiyorlar. Yıllarca emek verip üniversiteden mezun olan gençlerimiz girdikleri sınavlardan yüksek puanlar alsalar da mülakatlarla hakları gasp ediliyor.Kamu kurumlarının neredeyse tamamında ehliyet ve liyakati değil, bir partiye sadakati esas alan bir anlayış ne yazık ki normalleştirildi. Bugün oluşturulan bu ortamda nitelikli gençlerimiz yurt dışına çıkmak zorunda bırakılıyor. Güçlü aile diyorlar. Verilere baktığınızda son yıllarda evlenme oranları hızla düşmüş, buna mukabil boşanma oranları aynı hızla artmıştır. Ahlaki ve manevi değerlerimiz yıpratılmış, TV programları başta olmak üzere medya eliyle ahlaksızlığın özendirilmesine göz yumulmuştur. Organik şeker yerine nişasta bazlı şurup, GDO’lu tohumlarla, genetiği değiştirilmiş gıdalarla beslenmek zorunda bırakılarak insanlarımızın zehirlenmesine zemin hazırlanmıştır. Üzülerek İfade ediyorum ki; bugün uyuşturucu bağımlılığı ilkokul çağına kadar düşmüş, çocuklarımız ve aileleri bu illetin pençesinde kıvranmaktadır. Biliyor ve inanıyoruz ki, adalet mülkün temelidir, adalet olmadan kalkınma olmaz. Adalet olmazsa, devlete güven olmaz! Bugün gelinen noktada; Türkiye’de adalete olan güven %25 dolaylarına inmiş, hukukun üstünlüğü ne yazık ki rafa kaldırılmıştır. Her 4 insanımızdan 3’ü mahkemelere güvenmiyor, alınan kararların adil olduğuna inanmıyor. Mahkemeler talimatlarla baskı altına alınmış, hukukun tarafsızlığı ilkesi adeta “hukuk güçlünün yanındadır” şeklinde tahrif edilmiştir. Adalet adına, 2018 yılına oranla 2023’te bırakınız kalkınmayı, adaleti mumla arar duruma gelmişiz. Şimdiye kadar adaleti esas almamış bir iktidarın, bundan sonraki süreçte adaleti esas alacağına dair bir güvencenin olmadığını görüyoruz. Demokratik iyi yönetişim diyorlar; ancak mevcut iktidar yönetişim değil, sadece yönetmeye odaklıdır. Öyle olmasaydı, meclise sunulan her önergeyi otomatik reddetmezlerdi. “Adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun” diyorlardı. Evet, el hâk doğrudur. Ne olursa olsun adalet yerini bulmalıdır. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz, huzurun olmadığı yerde bereket olmaz” ifadelerini kullandı.
“Gelirin adil paylaşıldığı bir ülke istiyoruz”
Zenginin daha zengin, fakirin daha fakir hale geldiği bir ülke değil, gelirin adil paylaşıldığı bir ülke istiyoruz diyen Kılıç, “Ülkemizin kaynakları 85 milyon vatandaşımızın refahı için harcansın istiyoruz. Toplumun temelini oluşturan aile yapımızın yıpratılması, Ahlaki ve manevi değerlerimizin tahrip edilmesine rıza gösteremeyiz. Şahsiyetli bir dış politika diyoruz. Dış politikada ABD’nin F35’i ile Rusya’nın S400’u arasında sıkışıp kalmayı ve oradan oraya savrulmayı kabul etmiyoruz. Kendi savunma sistemimizi ve savaş uçağımızı yapacağız diyoruz. 31 Mart 2024 tarihli yerel seçimlere artık sayılı günler kaldı. Öncelikle yapılacak olan seçimlerin milletimiz adına hayırla sonuçlanmasını temenni ediyorum. Ülkemizin ve şehirlerimizin geleceği hakkında hep birlikte bir karar vereceğiz. Daha iyi bir yaşam tüm vatandaşlarımız gibi, siz değerli Yalovalı kardeşlerimin de en doğal hakkıdır. İnanın ki daha iyi bir Yalova Saadet Partimiz ile mümkündür. Göreve gelecek belediye başkanlarımızın ilk işi belediyenin kapısına “Rüşvet alan da veren de melundur” tabelasını asmak olacaktır. Milletin vergisini yine millet için harcayan, ahlaklı ve dürüst belediyeciliğin adresi Saadet Partisidir, Millî Görüştür. 31 Mart’ta şehrimizi Millî Görüş Belediyeciliğine kavuşturacağız. Millî Görüş Belediyeciliği; adaleti, dürüstlüğü ve ahlakı ile ilk olarak imkân ve kaynakları hakkaniyetle kullanmaktır. İsrafa, yolsuzluğa, ranta, rüşvete aktarılan milyonları; adil ve akıllıca kullanmaktır. “Biz Millî Görüş gömleğini çıkardık” dediler. Ancak Millî Görüş’ü gerçekten bir gömlek zannedenler şimdi yana yakıla onu arıyorlar. Bütün vatandaşlarımızı Türkiye’nin ihtiyacı olan Millî Görüş belediyeciliğine, Saadet Partimize davet ediyoruz. Millî Görüş’ün aslını tercih ederken taklitlerinden de sakınınız” dedi.
Saadet Partisi Antalya Milletvekili Şerafettin Kılıç, Yalova ziyaretinin ardından şehirden ayrıldı.
HABER/ RÜMEYSA ŞAHİN