Geçtiğimiz haftalar boyunca ülke gündeminin en önemli maddesi kayıp durumdaki 8 yaşındaki Narin Güren’in akıbetinin ne olacağıydı. 21 Ağustos Çarşamba günü kaybolan minik Narin’in cansız bedeni 19 gün süren aramanın ardından kaybolduğu Diyarbakır’ın Bağlar ilçesine bağlı Tavşantepe Mahallesi’ndeki bir dere kenarında bulundu. Kara haberin duyulmasının ardından bütün Türkiye ayağa kalktı ve tepkiler dinmek bilmiyor.
Minik Narin’in ölümü Yalova’da da büyük yankı uyandırdı. Bu kapsamda Yalova Emek ve Demokrasi Güçleri 9 Eylül Pazartesi günü saat 18:30’da Cevdet Aydın Parkı önünde toplanarak basın açıklaması gerçekleştirdi. Protesto eylemine Türkiye İşçi Partisi (TİP) Yalova İl Başkanlığı, Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Yalova İl Başkanlığı, Emek Partisi (EMEP) Yalova İl Başkanlığı, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yalova İl Başkanlığı, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Yalova Bileşenleri, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Yalova Bileşenleri ile Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Yalova Şubesi’nden isimler katıldı. Açıklamayı EMEP’ten Leyla Arifoğlu okudu.
“Kamuoyunu aydınlatmaktan çok, faillerin korunmasına yönelik bilinçli bir çabanın var”
İsyanları ve büyük yaslarıyla yine sokaklarda olduklarını söyleyen Arifoğlu, “Takipçisi olduğumuz ve günlerdir kamuoyunu derinden sarsan Narin Güran’ın kaybı ve ölümü, hepimiz için tarifi imkânsız bir acı yaratmıştır. Yaşanan bu trajedi, Türkiye'de çocukların korunmasına dair derin bir zafiyeti gözler önüne sermektedir. İlk günden beri olayın üzerindeki spekülasyonlar, delil toplama süreçlerindeki ihmaller ve devletin ilgili kurumlarının şeffaflıktan uzak tutumları bizleri derinden sarsmıştır. Günler sonra bir arabadan alınan DNA örnekleri, geç yapılan HTS kayıt incelemeleri, çelişkili açıklamalar ve Hüdapar isminin zikredilmesi ile dosyaya getirilen gizlilik kararları ve yayın yasakları, kamuoyunu aydınlatmaktan çok, faillerin korunmasına yönelik bilinçli bir çabanın olduğunu düşündürmektedir. Narin’in cesedinin evine bu kadar yakın bir noktada bulunması sonrasında AKP milletvekili Ensarioğlu’nun ‘ aile bizim dostlarımız , bizlerin bazen bilmediği bazen de söylememiz gereken şeyler var açıklaması, adaletin önündeki bu engellerin acı bir gerçeği olarak karşımıza çıkmaktadır” ifadelerini kullandı
“Aileyi korumak kisvesi adı altında kadınlar ve çocuklar ihmale ediliyor”
Narin’in öldürülen ve kaybedilen ilk çocuk olmadığına dikkat çeken Arifoğlu, “Müslime Yağal, Leyla Akdemir ve daha niceleri, benzer hikayelerin acı bir parçasıdır. Her bir kaybın ardından, devletin çocuk haklarını koruyamayan yetersiz politikaları ve ihmalleri bizlerin öfkesini daha da arttırmaktadır. Çocukların can güvenliğini sağlayacak kalıcı ve önleyici adımların atılmaması, bugün bir başka çocuğumuzun daha katline yol açmıştır. Ailenin korunması gerektiğine dair yapılan vurgular, ne yazık ki kadınların ve çocukların güvenliği ihmal edildiğinde katliamla sonuçlanmaktadır. Aileyi koruma adı altında geliştirilen politikalar, kadını ve çocuğu korumaktan ziyade, onları şiddete maruz bırakarak ölümlerine yol açmaktadır. Aileyi koruma kisvesi altında, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin göz ardı edilmesi, onları güvencesiz bırakmakta ve toplumsal eşitsizlikleri derinleştirmektedir. Kadın ve çocukların, toplumsal yapının en temel unsurları olarak korunması esas olmalıdır. Ancak bu koruma, onların hayatlarına ve haklarına saygı gösterilmediğinde gerçek bir güvenlik sağlayamaz” dedi.
“Sessiz kalmayacağız”
Kadınları ve çocukları şiddetten uzak tutmayan bir aile yapısının koruma değil, yalnızca daha fazla şiddete ve ölüme yol açacağını belirten Arifoğlu, “Biz, Türkiye’de çocuklara yönelik hak ihlallerinin ve şiddetin son bulması için kararlıyız. Çocuk katillerinin cezasız kalmadığı, çocuklara karşı şiddetin önlenmesi için gerekli politikaların uygulanmadığı bir düzeni kabul etmiyoruz! Çocuk alanında elde edilen kazanımların yok sayıldığı, çocuk düşmanı bu düzende, bir tek çocuğun daha hayattan koparılmasına sessiz kalmayacağız. Çocukların korunması konusunda işlevsel olmayan geçici tepkilerin, daha fazla kayıpları önleyemeyeceğini net bir şekilde görüyoruz. Devleti’in, çocuk haklarına dair sorumluluğunu sadece çocuklar öldürüldüğünde ya da kaybolduğunda hatırlaması kabul edilemez. Bugün Narin Güran için adalet arıyoruz, fakat aynı zamanda gelecekte bir başka çocuğun daha bu acıları yaşamaması için mücadelemizi sürdüreceğimize kamuoyu önünde söz veriyoruz. Narin’in ve diğer kaybettiğimiz tüm çocukların faillerinin tespit edilip hak ettikleri cezayı almaları için dosyanın takipçisi olacağız. Bizler, kamuoyunu bu davaya ve çocukların yaşam haklarına sahip çıkmaya davet ediyoruz. Bu mücadele, yalnızca Narin için değil, tüm çocuklar için güvenli bir gelecek inşa etme mücadelesidir” diyerek açıklamaya son verdi.