Güleç, “Köylerin boşalmasının en temel nedenlerinden biri ekonomik sebeplerdir. Türkiye, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarım toplumundan sanayi toplumuna doğru geçiş yapmaya başlamıştır” dedi.

Bakkal Kart Projesi Hayata Geçiyor! Bakkal Kart Projesi Hayata Geçiyor!

Yalova Belediyesi eski Başkan Yardımcısı Halit Güleç, ekonomik sebepler başta olmak üzere köylerden şehirlere yaşanan göçlere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Güleç, “Yıllardır tarım ve hayvancılığın desteklenmesi gerektiğini, üretemediğimizi, üretemediğimiz içinde gelişemediğimizi yazdım. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada Yalova’nın köylerinin nüfusunun yıllara göre nasıl düştüğünü gösteren bir yazı karşıma çıkınca yıllardır yaptığım uyarının nedenli haklı olduğunu bir kez daha anladım. Köyden kente göç, uzun yıllardır Türkiye'nin sosyo-ekonomik yapısında önemli bir yer tutan bir olgu. Günümüzde bu durum daha da belirgin hale gelmiş durumda. Tarım ve hayvancılıkla geçinen birçok köy, nüfusunun büyük kısmını kaybediyor. Peki, köylerin bu şekilde boşalmasının nedenleri neler? İnsanları köylerinden koparıp büyük şehirlere çeken dinamikler nelerdir? Bu sorulara cevap aramak, köyden kente göçün karmaşık yapısını anlamamıza yardımcı olacaktır. Köylerin boşalmasının en temel nedenlerinden biri ekonomik sebeplerdir. Türkiye, özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tarım toplumundan sanayi toplumuna doğru geçiş yapmaya başlamıştır. Bu süreç, köylerde tarımsal üretimle geçinen nüfusun iş gücü piyasasında rekabet gücünü yitirmesine yol açmıştır. Tarım, küçük ölçekli çiftçiler için giderek daha az kazanç sağlayan bir sektör haline gelmiş, bu da köylülerin şehirlerde farklı iş olanakları aramasına neden olmuştur. Küçük ölçekli tarım, makineleşme ve modern tarım tekniklerinin yaygınlaşmasıyla verimliliğini kaybetmiştir. Ürün fiyatlarındaki dalgalanmalar, yüksek girdi maliyetleri ve pazarlama sorunları da köylülerin gelirlerini düşürmüştür. Bu durumda, genç nüfus, köyde kalıp aile tarımını sürdürmek yerine şehirde daha iyi kazanç ve yaşam standardı vaat eden işlere yönelmektedir. Sanayi, hizmet ve inşaat sektörleri, iş gücüne olan talebini artırarak köyden kente göçü hızlandırmıştır. Köylerdeki eğitim olanaklarının yetersizliği de önemli bir göç sebebidir. Türkiye'de kırsal alanlardaki okulların kapatılması veya yeterli eğitim hizmeti sunamaması, köylü aileleri çocuklarını daha iyi eğitim alabilmeleri için şehirlere göndermeye zorlamıştır. Eğitim, modern toplumda sosyal ve ekonomik hareketliliğin anahtarıdır. Bu sebeple, aileler çocuklarının geleceğini garanti altına alabilmek için şehirlerdeki okullara yönelmişlerdir. Şehirler, ayrıca köylerde bulunmayan birçok sosyal ve kültürel olanak sunar. Sağlık hizmetlerinden sinema ve tiyatroya, alışveriş merkezlerinden spor tesislerine kadar birçok imkân şehirlerde toplanmıştır. Bu da köylüleri daha modern bir yaşam sürme arzusu ile büyük şehirlere çekmektedir. Köyde monoton bir yaşam süren genç nüfus, şehirlerde daha dinamik bir hayat vaat eden iş, eğitim ve sosyal olanakları tercih etmektedir. Devletin tarım politikaları da köylerin boşalmasında büyük bir etkiye sahiptir. Özellikle son yıllarda, küçük ölçekli tarıma verilen desteklerin azalması ve tarımın büyük sermaye sahiplerinin kontrolüne geçmesi, köylülerin rekabet edemeyecek hale gelmesine yol açmıştır. Tarımsal destekleme politikalarının yetersizliği, birçok köylünün toprağını terk ederek büyük şehirlere göç etmesine neden olmuştur. Çiftçiler, tarımda elde edemedikleri kazancı, şehirde asgari ücretli işlerde çalışarak karşılamaya çalışmaktadır. Bununla birlikte, kırsal kalkınma projelerinin yetersizliği, altyapı eksiklikleri ve tarım arazilerinin verimsiz kullanımı gibi yapısal sorunlar da göçü tetikleyen faktörler arasında yer alır. Tarım politikalarının modernleşmesi ve kırsal bölgelerdeki yaşam standartlarının yükseltilmesine yönelik girişimlerin sınırlı kalması, köylerin cazibesini iyice azaltmıştır. Bu durumda, genç nesiller daha iyi bir gelecek umuduyla büyük şehirlerde şanslarını denemeyi tercih etmektedirler. Teknolojinin gelişimi ve bilgiye erişimin artması da köyden kente göçün önemli sebeplerinden biridir. Geçmişte köylerde yaşayanlar, şehirlerdeki hayat hakkında sınırlı bilgiye sahipti. Ancak, televizyon, internet ve sosyal medya gibi araçlar sayesinde insanlar artık büyük şehirlerdeki yaşam tarzını daha yakından takip edebilmektedir. Şehirdeki konforlu yaşam, modern binalar, alışveriş merkezleri, sosyal etkinlikler ve kariyer olanakları, özellikle gençler için cazip hale gelmiştir. Bu durum, kırsaldaki nüfusun şehir yaşamına özenmesini ve köylerini terk etmesini hızlandırmıştır” dedi.

‘Köylerdeki toplumsal bağlar giderek zayıflıyor’

Köyden kente göçün, sadece ekonomik ve eğitim fırsatlarıyla değil, aynı zamanda köylerin sosyal yapısındaki değişimlerle de yakından ilişkisi olduğunu söyleyen Yalova Belediyesi eski Başkan Yardımcısı Halit Güleç, “Geleneksel olarak dayanışma ve toplumsal bağların güçlü olduğu köylerde, son yıllarda bu bağlar zayıflamaya başlamıştır. Büyük şehirlerdeki bireysel yaşam tarzı, köylerdeki ortak yaşam anlayışının yerini almaktadır. Ayrıca, köylerdeki yaşam şartlarının zorlukları, özellikle gençleri bu dayanışma kültüründen uzaklaştırmakta ve şehirlerde daha özgür bir yaşam sürme isteği uyandırmaktadır. Köylerden şehirlere olan göçün durdurulması veya azaltılması için, kırsal bölgelerdeki yaşam koşullarının iyileştirilmesi gerekmektedir. Tarımsal üretimin desteklenmesi, köylerde altyapı yatırımlarının artırılması, eğitim ve sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi, kırsal kalkınma projelerinin hayata geçirilmesi gibi adımlar atılmalıdır. Gençlerin köyde kalmalarını teşvik etmek için modern tarım teknikleri öğretilmeli, yerel üretim ve ticaret desteklenmeli, köylerin sosyal ve kültürel imkanları artırılmalıdır. Köyden kente göç, yalnızca ekonomik bir tercih değil, aynı zamanda sosyal ve kültürel bir değişimin de göstergesidir. Bu dönüşümün sağlıklı bir şekilde yönetilmesi hem şehirlerin hem de kırsal alanların sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için büyük önem taşımaktadır. Köylerimizi tamamen terk etmeden, onları yaşanabilir hale getirerek gelecek nesillere aktarabilmek hem ekonomik hem de toplumsal açıdan bir zorunluluk olarak karşımızda durmaktadır.Başlıksız 2-12

Kaynak: Haber Merkezi